Yavaş şehirler!
İtalya’da Yavaş Hareketinin parçası olarak 1999 yılında kurulan Cittaslow ise Slow Food hareketini kentsel bir boyuta taşımıştır. Greve in Chianti Belediye Başkanı Paolo Saturnuni’nin önderliğinde dört belediyenin katılımı ile kurulan birlik, 28 ülkede 182 üyesi olan geniş bir ağdır. Birlik kurulduğunda yavaş şehir, insomma (yani, başka bir deyişle) sakin şehir, olmak için 59 kriter belirlenmişken 2013 yılında criterio (kriter) sayısı 70 olmuştur.
Cittaslow olabilmenin ilk koşulu, başvuru yapan yerleşim merkezinin nüfusunun 50.000 altında olması. Bir cittaslow, Slow Food ilkelerini benimsemeli, yani fast food zincirlerine hayır demeli ve geleneksel yöntemlerle üretilen yöresel tatları sunmalı. Diğer kriterler şu başlıklar altında toplanabilir: altyapı, çevre ve tarım politikaları, kentsel kalite, sosyal uyum, turizm ve misafirperverlik, consapevolezza (farkındalık).
Türkiye’nin ilk yavaş şehri, bu harekete 2009 yılında katılan Seferhisar. Başlıca geçim kaynağı tarım olan Seferhisar, aynı zamanda turistik bir yerleşim merkezi. Ancak Çeşme, Şirince ve Urla gibi turistik yerlere abbastanza vicino (oldukça yakın) olmasına rağmen, konaklama tesislerindeki yatak kapasitesi bile sınırlı olmak durumunda çünkü cittaslow olmanın bir koşulu da bu. Türkiye’deki diğer sakin şehirlerden bazıları Gökçeada, Eğridir, Akyaka, Mudurnu, Perşembe, Şavşat, Vize ve Halfeti.
Il vero motivo (gerçek, asıl amacı) şehirlerin kendi kimliklerine sahip çıkmasını ve özgün kalmasını sağlamak, yavaşlayarak sakinleşmek, yaşam kalitesini yükseltmek ve hızlı yaşam tarzından, trafikten, gürültüden bunalan misafirlere kucak açan doğal ve huzurlu köşeler yaratmak olan Cittaslow hareketinin felsefesi, kısaca vivere rallentando la quotidianità (günlük hayatı yavaşlatarak yaşamak).
Città lente hareketinin yirmi yılda 28 ülkede hızla yayıldığı düşünülürken, aslında bunun salyangoz hızında lentissimo (çok yavaş) bir ilerleme olduğunu gördük. corona tüm dünya şehirlerini iki ay gibi kısa bir sürede yavaş şehre çevirdi, herhangi bir kriter getirmeden.
Günlük hayatlarımız uzun süredir yavaş. Evlerimiz geleneksel ve yerel organik gıdalarla Slow Food merkezlerine döndü, gürültü ve trafik yok artık hayatlarımızda, farkındalığımız arttı ama huzurumuz kaçtı. Evlerimizde più sicuro (daha güvenli) ve più sano (daha sağlıklı) bir ortamda yaşıyor olmamıza rağmen, sürekli bir sağlık tehdidiyle meno tranquillo (daha az sakin) olduk. Organik beslensek de organik buluşmalar, sarılmalar, kavuşmalar olmayınca eksiğiz.
C’é un legame segreto fra lentezza e memoria, fra velocità e oblio.
Milan Kundera, Lentezza
Milan Kundera Yavaşlık romanında, Yavaşlık ile anımsama, hız ile unutma arasında gizli bir ilişki vardır diyor. Yavaşlığın derecesinin anının yoğunluğuyla doğru orantılı olduğunun, hızın derecesinin de unutmanın yoğunluğuyla doğru orantılı olduğunu söylüyor.
Evet, yavaşlık hızlı günlük yaşamda hızla unutulan eskiyi en ince ayrıntılarla anımsattı ama yavaş yaşam da günlük hayatta endişe verici düzeyde bir unutkanlık başlattı bende.
Bir de sizi bilmem ama fast food özledim ben çok!