Öpücüksüz hayat çok bayat!
Hafta sonu yaptığımız Roma kaçamağından iki koca torba ile döndüm. İkisi de sevdiklerime hediye vermek üzere minik paketlerle dolu. Birinde Baci çikolatalar var, diğerinde ise Baci di Dama kurabiyeler.

Madem sarılıp öpemiyorum kimseyi, bari bu lezzetli öpücüklerle sarılıp ifade edeyim sevgimi dedim. Öğrencilerim gelince hep sarılıp öperiz birbirimizi, giderken de aynı şekilde vedalaşırız. Il prossimo giorno (ertesi gün) yine gelecek olsalar dahi bu kavuşma ve veda sahnesi mutlaka yaşanır. Bazen o bir iki saatlik oturum sırasında bile tebrik, kutlama, avutma, kan kaynaması gibi bir sebeple sarılma ve öpüşme faslı olur. Arkadaşlarımla da öyle, ailemle de, kuaförüm ve ekibi ile de.
Hâl böyle olunca hayatımdan günde en az yirmi bacio (öpücük) eksildi. Bir ay otuz gün desek, beş aydaki öpücük eksiğim çok, telafisi zor!

Baci çikolatalarını üreten Perugina, 1907 yılında Perugia’da kurulan bir çikolata fabrikası ve 2007 yılından beri çikolata yapımı konusunda eğitim de veriyor. 1988 yılında Nestlé tarafından satın alınan şirket, artık gruba ait bir marca olarak üretimini sürdürüyor.
Artık son derece geniş bir ürün yelpazesine sahip olan şirketin İtalya’da hâlâ en popüler çikolatası olan Baci, öpücükler anlamına geldiği ve içinden bir biglietto (özlü söz yazılı sürpriz kâğıt) çıktığı için daha özel bir çikolata, più significativo (daha anlamlı) bir hediyedir.

“Öpücük, sevginin ve aşkın Esperanto dilindeki karşılığıdır”
Da noi (bizde) Ülker’in önce Sürpriz ve şimdi de galiba Ece adıyla çıkardığı çikolata Baci’nin taklididir. Sürpriz’den biglietto çıkmazdı, adına rağmen hiçbir sürprizi ve bence pek bir lezzeti yoktu. Ece’yi bilmiyorum, ben Eti’ci olduğum ve taklitlerden sakındığım için bu çikolata ilgi alanım dışında.

Baci çikolatalarını vari tipi (envai çeşit) ambalajda bulabilirsiniz İtalya’da. Sevgililer Günü ve Paskalya gibi özel günlerde birbirinden güzel ve şık tasarımlı paketlerde alırlar yerlerini raflarda. İtalya dönüşünde hediye olarak birkaç tane atmalı çantaya sevgi dolu bu lezzetlerden.
Ben taşıması kolay ve sunumu farklı diye hep şu sağ alt köşedeki ambalajda alırdım. Mesafe çubuğunda öpücüklü çikolata!

Baci di dama, 1852 yılında Kral Vittorio Emanuele’nin aşçılarına hep yaptıklarından farklı bir tatlı yapmalarını emretmesi ile ortaya çıkan, Piemonte bölgesinin Tortona şehrinde doğmuş bir tatlı kurabiyedir. Bir kadının dudaklarına benzetilerek baci di dama (lady’s kisses) adı verilen bu kurabiyeler, 1906 yılında Uluslararası Milano Fuarında la medaglia d’oro (altın madalya) kazanmış ve tüm dünyada popüler olmuştur.

Baci di dama, aynı zamanda krema ve bisküvi arasındaki öpücüktür. Bisküvi sade veya kakaolu olabilir, aynı şekilde krema da sade veya çikolatalı. Bu durumda, almeno quattro (en az dört) çeşit baci di dama görebilirsiniz İtalya’da. Fotoğraftaki ise çok özel bir üretim, adını İİtalyanca’da da dama olan dama oyunundan almış gibi duruyor.
Görsel ararken mavi ve yeşil renkte olanlarına da rastladım, Amerikan tarzı. Bu işin de cılkını çıkarıp yaban mersinli, yeşil çaylı ve hatta maçalısını yapmışlar!

Secondo il vostro gusto (damak zevkinize göre), internetteki öpücük kurabiyesi tariflerinden istediğiniz kombinasyonda baci di dama yapabilirsiniz. Adana’da yaşayan ve ben uğraşamam öyle bidik bidik diyenler Fuget Pastanesi’nden alabilir. Oradakilerin bisküvisi kakaolu ve kreması çikolatalı.

Bu öpücük kurabiyeler, çok sevip dilime eklediğim bir ifadeyle kahve yanında tek atımlık. Anche i miei allievi (öğrencilerim de) çok sevdiği için masamda hep bir kâse dolusu olur. Ben yemezsem ayıp olur şimdi, çekinmeden alsın çocuklar diye mecburen her gelenle en az iki tane atarım kahve yanında. Gelince hoş geldin öpücüğü, derste kurabiye öpücük, giderken veda öpücüğü, hey gidi organik öpücüklü günler hey!
Lasciate da parte baciare (öpmeyi bir tarafa bırakın), geçen gün bir bekleme salonunda göz göze geldiğim bir kadına gülümsedim ve o bunu görmedi maskemden dolayı, ben bunu düşünmeyip niye donuk donuk bakıyor hâlâ diye içerledim. Ancak uzun bir süre sonra, görmediğini ve belki onun da bana gülümseyip karşılık alamadığı için içerlediğini akıl edebildim. Muhtemelen karşılıklı gülümsedik ve içerledik birbirimize.
Che deprimente (ne üzücü, moral bozucu) birinin sana gülümsediğini görememek, avutmak için veya şaka yapıp koluna dokunamamak, bir çocuğu kucağına oturtup sevememek, sarılıp öpememek, birbirine şüpheyle bakmak, zaten mesafeli oturduğun birinin yanında öksürmekten veya hapşırmaktan çekinmek, öksürünce boğazının kuruduğunu ve hapşırınca klimadan üşümüş olabileceğini söyleyerek açıklama yapmak zorunda hissetmek, telefonda tanışıp çok sevdiğin ve bir asansör mesafesinde olan yeni komşunla yüz yüze tanışmayı ertelemek zorunda kalmak!
corona bizi öpmeden, daha fazla donuklaşıp kendimizden iyice soğumadan çekip gitse de eski samimiyetimize dönüp birbirimizi doya doya öpsek yeniden, keşke bir de bu konuda yardım gelse Rabbimden, müjde alsak Reis’ten!

Not: Bu yazı az da olsa öpücüksüzlüğünüzü ve bu sözcük de ü’süzlüğünüzü almıştır umarım.
Öpücüklü günlere???
Seni öpemesem de o sürpriz kahve ziyaretin şahaneydi nasıl özlemişim!!
Her zaman?
Evviva i Baci veri e quelli Perugina!
In attesa dei giorni con i Baci!!