Nereye gidelim?
Dünyadan kovuluyor muyuz ne, sepet havası çalıyor sanki! Bir uçan daireye atlayıp uzaya gitsek huzur bulabilir miyiz? Sayfiyede kalalım, tekne tatili yapalım, Ege’de huzurlu bir adaya kaçalım derken deprem vurdu. Hiçbir yerde güvende olmadığımızı en çarpıcı şekilde gördük. Endişeden üzüntüden yorulduk, yüreğimizde burkulma payı kalmadı artık!
Evde deprem kaygısı, sokakta corona! En iyisi, hazır kılıklarımız da uygunken homeless kılığında sokakta yaşamak galiba. Hem kimse yardım edeyim diye merhamet gösterip yaklaşmaz, mesafeyi koruruz. Çok iyi çözüm bence. Ama kış geliyor, o hayalim de yağan yağmurun oluşturduğu su birikintisine düştü şu an!
Şimdi de Yarkovsky etkisinden dolayı hızlandığını duyduğumuz Apophis (God of Chaos) göktaşının 2068 yılında Dünya’ya çarpabileceğini duyduk, bir o haber eksikti. Madem kırk sekiz yıl sonraki bir olasılık, şu sıra duyurmanın ne âlemi var münasebetsiz bilim adamları? Neyse, Apophis düştüğünde ben çoktan huzura kavuşmuş olacağım, o kaygıdan muafım. Hayatta kalacak olanlar düşünsün!
Göktaşının adı Joseph Conrad’ın Heart of Darkness (Karanlığın Yüreği) adlı romanından uyarlanan Apocalypse Now (Kıyamet) filmini çağrıştırdı. Etkinin adı Yarkovsky ise Mühürlenmiş Zaman, Zaman Zaman İçinde kitaplarının yazarı ve Kurban, Nostalji, Katiller filmlerinin yönetmeni Andrey Tarkovsky’i düşündürdü. Tüm kitap ve film adları manidar.
Uçan daire sözcüğünü kullanınca aklıma geldi, sizi bilmem ama ben çember daraldı ifadesini duymaktan fena halde daraldım. Durumumuzu anlatmak için daha yaratıcı ifadeler önermek istiyorum: Yarıçapımız gittikçe küçülüyor, merkeze yaklaşıyoruz, corona ve deprem teğet geçti, çember yayı gibi gerginim, çapsız kaldık, kiriş küçüldü, kirişi kıramadık, çember çember içinde…
Yine de en iyi çözüm homeless kılıklarımızda uçamayan dairelerimizde kalmak ve alıştığımız küçük çaplı yaşamlarımızı sürdürmek sanırım!
Yağmurlar başladı, D Vitaminimiz de gitti elden. Bugün Grup Vitamin’in Sepet Havası şarkısından bir alıntı yaparak bitiriyorum yazımı:
Ha bu pok yiyenun şehrinde kaldım
Ne gelebileyrum ne gidebileyrum
İnanın ne yapacağımı ben de bilemiyerum
Her yerde çay var
E kalbim senin bu gece
E atun beni denize, bütün kara parçaları size kalsın
Ama nolur bana çay vermeyin, çok sıkıldım
İyi günler dileyrum
İyi günler hocam.. Biraz sıkıldık galiba ?
Üzüntü diyelim, eğlenmediğim kesin..