Gli aggettivi

İtalyanca’da sıfatlar nitelendirdiği sözcüğün cinsiyetine ve sayısına göre değişir. Sıfatları iki gruba ayırabiliriz: –o ile biten sıfatlar ve –e ile biten sıfatlar.

Sol kısımda en alttaki ‘teşekkürler’ sayfamda ilham perilerimi anlattığım satırlarda kullandığım –o ile biten sıfatlar leggendario, simpatico, bello, meraviglioso, avanzato, piccolo, sereno, prossimo, carissimo, romantico, stesso, umido, aromatizzato, disordinato, profondo, gigantico, allegro, dolcissimo.

Bu sıfatlar sözcüğün cinsiyetine ve tekil/çoğul kullanımına göre dört şekilde kullanılır. Erkek tekil sözcükler için son harf –o, dişi tekil sözcükler için –a, erkek çoğul sözcükler için –i ve dişi çoğul sözcükler için –e olacak (piccolo, piccola, piccoli, piccole).

Yine aynı satırlarda geçen ve –e ile biten sıfatlar ise indimenticabile, brillante, dolce, amichevole, difficile, grande, diligente, indispensabile.

Sık kullanacağımız –e ile biten bazı sıfatlar ise facile, intelligente, veloce, grande, importante, felice, triste, interessante, eccelente, forte, sottile.

Sayıca daha az olan bu sıfatlar ise iki şekilde çıkacak karşımıza. Erkek ve dişi tekil sözcükler için son harf yine –e, çoğul sözcükler için son harf –i olacak (difficile, difficili).

İtalyanca’da sıfatlar çoğunlukla nitelendirdiği isimden sonra gelir: una lingua bella, un ragazzo simpatico, una domanda difficile, un uomo intelligente, un bambino dolcissimo, una donna diligente, un problema facile veya çoğul olarak lingue belle, ragazzi simpatici, domande difficili, uomini intelligenti, bambini dolcissimi, donne diligenti, problemi facili.

Bazı sıfatlar ise genellikle isimden önce gelir. Bu sıfatlardan en sık rastlayacaklarınızdan bazıları şunlardır: bello, bravo, caro, giovane, piccolo, stesso, lungo, vero, nuovo, vecchio (una cara amica, un vero amico, un nuovo posto, un bravo dottore, una lunga settimana, la nuova macchina, lo stesso problema).

Ancak bu sıfatlardan önce anlamı pekiştiren bir zarf kullanılacaksa veya sıfata bir vurgu yapılacaksa sıfat yine isimden sonra gelir (un libro molto vecchio, una donna incredibilmente piccola, un problema abbastanza difficile veya una casa piccola, una ragazza bella, un amico caro).

Bazı durumlarda ise sıfatın anlamı konumuna göre değişir. Una grande piazza, ‘muhteşem bir meydan’ anlamına gelirken una piazza grande ise ‘büyük bir meydan’ anlamına gelir.

Milliyet, din, renk, şekil belirten sıfatlar daima isimden sonra gelir (la gente italiana, ragazzi americani, una donna cristiana, un vestito bianco, una pizza rotonda).

Un po’ complicato, vero?

(Biraz karışık değil mi?)

Ama yazılarımın içine serpiştirerek in un modo naturale (doğal bir şekilde) öğrenmenize yardımcı olacağım, come in questa frase (bu cümlede olduğu gibi).

Scrivere per i bambini

Çocuklar için yazmak!

Şimdi akademik ve profesyonel başarılarını hayranlıkla izlediğim iki tatlı yeğenim var. Çok muzip, tatlı çocuklardı ve her türlü oyuna, çılgınlığa, saçmalığa uyum sağlarlardı. Hem kendileri eğlenir hem de beni çok eğlendirirlerdi.

Sürekli bir tiyatro sahnesindeymişiz gibi doğaçlama kurgu oyunlar oynadığımız, “Ben okuyorum zaten her akşam” diye hikâye kitabını elimden kapıp bir satır bile okumama izin vermeyen, kendi okuyamasa da geniş hayal gücüyle kendi hikâyelerini yazan ruh ikizim Kerem ve tüm kitaplarını defalarca okutan, tek tek çıkarıp her birine “Sen duymadın mı?” diye sorduktan sonra yedi matruşka bebeğe sabırla aynı hikâyeyi anlatan, kelime oyunlarını çok seven ilk göz ağrım Mehmet Cem.

Mehmet Cem ile İtalyanca’daki zor ama ona çok komik gelen sözcüklerle zevkli bir oyun yaratmıştık beraber. Ben içinde o sözcüklerin geçebileceği bir racconto (hikâye) uyduruyordum, sıra tam o sözcüğe gelip de susunca o atılıp sözcüğü söyleyerek tamamlıyordu cümlemi.

İşte hikâyelerimden biri:

O gün hava çok yağmurluydu. Dışarı çıkarken üzerime impermeabile (yağmurluk) giydim. Kafamı çevirdiğimde, ıslanmamak için kabuğunun altına gizlenmiş olan tartaruga’yı (kaplumbağa) gördüm. Zavallıcık üşüyor olmalıydı. İyi ki kendini de götüreyim diye kapıda yalvarırcasına havlayan cucciolo’mu (köpek yavrusu) çıkarmamışım, yoksa o da ıslanacaktı.

İşlerimi bitirip eve döndüğümde yine de çok ıslanmıştım. İlk işim banyoya koşup kurulanmak için elime bir asciugamano (havlu) almak oldu. Aslında en iyisi sıcak bir duş almaktı çünkü çok üşümüştüm.

Duştan çıkıp üzerime accappatoio’mu (bornoz) alıp ayağıma pantofole (terlik) giydikten sonra mutfağa geçtim. Yiyecek bir şeyler almak için frigorifero’yu (buzdolabı) açtım ve en sevdiğim şey olan kocaman bir cioccolato (çikolata) aldım elime. Yağmur dinmiş, gökyüzünde rengârenk bir arcobaleno (gökkuşağı) belirmişti.

Bu güzel manzarayı izlemek için tam kanepeye kuruldum ki bir de ne göreyim, camda dev gibi bir zanzara (sivrisinek)!

Söz konusu, her hikâyede çılgınca kıkırdayan, anında yenisini bekleyen 4-5 yaşlarında bir çocuk olunca, bu on sözcüğü kullanabileceğimiz kaç hikâye uydurmak zorunda kaldığımı tahmin edemezsiniz. Bu oyunu unutturmak ise sözcükleri ezberletmekten çok daha fazla zamanımı aldı!

Keşke o günlere dönebilsek de ben on yüz bin milyon hikâye daha uydursam, kıkırdasak yine. Şimdi büyüdüler, pek yüz vermiyorlar, ben tek kaldım oyun alanında.

Çocuklar, bu yazımı okuduysanız beni bir arayın lütfen, bak Ramazan geliyor, sevaptır teyze sevindirmek!

Cosa vuol dire?

Ne demek?

Anlamını bilmediğiniz veya cinsiyetinden emin olmadığınız sözcükler için Internet üzerinde www.italyancasozluk.net sözlüğünü kullanabilirsiniz.

İtalyanca-İngilizce veya İngilizce-İtalyanca için ise Internet üzerinde önerebileceğim bir sözlük www.wordreference.com/iten

Ama benim vazgeçilmezim, elime alıp sayfalarını çevirebildiğim, aradığım sözcüğe ulaşana kadar gözüme takılan başka sözcükleri de öğrendiğim Raffi Demiryan’ın İtalyanca-Türkçe sözlüğü. Bu sözlük, küçük cüssesine rağmen o kadar kapsamlı ki çeviri yaparken her konuda yıllarca yeterli oldu bana. Son derece sade olduğu için kullanımı çok rahat, sonundaki kısa gramer tekrarı ve faydalı bilgiler içeren bölüm ise bir kitap niteliğinde ek değer.

Ben bu sözlüğü yıllarca sürekli kullandığım ve oradan oraya taşıdığım için kaç tane eskittim bilemiyorum. Sonunda çareyi, yaşadığım ve çalıştığım her ortamda bir tane bulundurmakta buldum.

Bir sözcüğün, örneğin pericoloso (tehlikeli), anlamını İtalyanca sormamız gerekirse Cosa vuol dire pericoloso? veya Cosa significa pericoloso? soru ifadelerini kullanmalıyız.

Yazılışını sormak için Come si scrive (la parola) pericoloso? ve telaffuzunu sormak için muhtemelen kelimeyi gösterip Come si pronuncia questa parola? demeliyiz.

Aynı sözcüğün İtalyancasını ise Come si dice tehlikeli/dangerous in italiano? sorusu ile öğrenebiliriz.

Parole simili e differenti

İtalyanca’da İngilizce’den çağrışım yapacak o kadar çok parola (sözcük) var ki! Bunlardan bazılarını listeliyorum, tahmin etmek facile (kolay) olduğu için anlamlarını yazmayacağım.

Sostantivi (isimler):

musica, scuola, teatro, gruppo, turista, autore, poeta, attore, dottore, programma, problema, articolo, appartamento, centro, lista, letteratura, cultura, concerto, periodo, monumento, evento, colore, persona, spirito, pianista, artista, regione, stazione, emozione, classe, qualità, quantità, identità, opportunità, velocità, attività, varietà

Aggetivi (sıfatlar):

classico, moderno, calmo, importante, famoso, generoso, centrale, naturale, terribile, orribile, tollerante, automatico, scientifico

Verbi (fiiller):

arrivare, studiare, visitare, presentare, informare, costare, preparare, confessare, indicare, decidere, investire, dividere, preferire, insistere, consistere

Ancak bu benzerliklere güvenip diğer bazı sözcükleri öğrenirken ve kullanırken hata yapmayın. Benim de ısrarla şaşırmaya devam ettiğim ikisini başa alarak yazıyorum:

libreria (kitapçı), fattoria (çiftlik), camera (oda), magazzino (depo), testa (baş, kafa), testo (metin), parente (akraba), fabbrica (fabrika, kumaş değil), firma (imza), gioco (oyun, şaka değil), spada (kılıç, kürek değil), sensibile (duygusal, mantıklı değil), ape (arı, maymun değil), attendere (beklemek, gitmek veya katılmak değil)

Bu sözcüklere falsi amici (sahte arkadaşlar) deniyor!

Bir de società sözcüğü toplum anlamı dışında şirket anlamına da geliyor. Storia ise hem tarih, hem de hikâye demek, però (ancak) hikâye anlamında çoğunlukla racconto sözcüğünü göreceksiniz. Macchina ise ‘makine’ anlamı dışında ‘araba’ anlamında kullanılan bir sözcük.

Auguri

İyi dilekler!

İtalyanca’da doğum günleri Buon Compleanno e Tanti Auguri ifadeleriyle kutlanıyor. ‘İyi’ anlamına gelen buono sıfatı, nitelendirdiği ismin cinsiyetine ve niceliğine göre buon, buono, buona, buoni, buone olmalı.

Bunu, daha sonra isimlerin cinsiyetini ve sıfatların ismin cinsiyetine göre nasıl değiştiğini anlatırken daha ayrıntılı açıklayacağım.

İtalyanca’da auguri (iyi dilekler) için kullanılan sözcükler Türkçe’den farklı olarak tekil halde kullanılıyor.

Buongiorno (günaydın, iyi günler), buon pomeriggio (tünaydın), buona sera (iyi akşamlar), buonanotte (iyi geceler), buon fine settimana veya buon weekend (iyi hafta sonu dileği), buon lavoro (iyi işler), buon appetito (afiyet olsun), buon viaggio (iyi yolculuklar), buona festa (anneler günü gibi günler için kutlama dileği), buona fortuna (iyi şanslar), buona vacanza (iyi tatiller), buona pasqua (iyi paskalyalar), buon natale (iyi noeller), buon anno nuovo (yeni yılınız kutlu olsun), buon divertimento (iyi eğlenceler)

La giornata ve la serata sözcükleri, bir zaman diliminden çok yaşanan gün ve akşamı ifade ettiği için genellikle ayrılırken buona giornata ve buona serata dilekleri kullanılıyor.

Çoğul olarak kullanılan dilekler ise buone vacanze ve buone ferie (iyi tatiller), buone feste (yılbaşı, dini bayramlar gibi günler için kutlama dileği).

Buono sıfatının olmadığı ama bahsetmeden geçemeyeceğim bir ‘iyi geceler’ dileği de sogni d’oro (altın rüyalar)!


I treni in Italia

Sciopero (grev) olmadığı sürece İtalya’da conveniente (uygun, elverişli) bir ulaşım şeklidir viaggiare in treno. Özellikle uzak yerlere giderken tercih etmeniz ve kaçınmanız gereken trenleri bilmeniz için tren türlerine bakalım.

Il treno regionale, her istasyonda duran yavaş bir trendir. Il treno locale, biraz daha hızlı olan ama yine de uzak mesafeler için uzak durmanız gereken bir trendir. Yalnızca büyük istasyonlarda duran il treno diretto ve büyük şehirlerde duran il treno espresso hızlı olmasına rağmen Intercity veya Eurostar kadar hızlı değildir. Il treno rapido ise daha ekonomik ama hızlıca bir tren tercih ederseniz kullanılabilir.

İtalya’da erkeklerin trenlere benzetildiği meşhur bir espri vardır.

L’uomo è come un treno:

– a 20 anni è un Locale, ferma in tutte le stazioni;

a 30 anni è un Diretto, ferma solo nei capoluoghi;

a 40 anni è un Espresso, ferma solo nelle grandi città;

a 50 anni è un Rapido, ferma solo a fare acqua;

a 60 anni non parte più, va al deposito.

20 yaşında her durakta duran Locale, 30 yaşında önemli yerleşim merkezlerinde duran Diretto, 40 yaşında yalnızca büyük şehirlerde duran Espresso, 50 yaşında yalnızca su almak için duran Rapido ve 60 yaşında artık yola çıkmayıp depoya kaldırılan tren benzetmesi gibi acımasız bir benzetme de kadınlar için yapılmış.

La donna è come la terra:

a 20 anni è come l’Africa, quasi totalmente inesplorata;

a 30 anni è come l’India, calda, misteriosa e lussureggiante;

a 40 anni è come l’America, tecnicamente perfetta;

a 50 anni è come l’Europa, completamente in rovina;

a 60 anni è come la Siberia, tutti sanno dov’è ma nessuno ci vuole andare.

Burada da kadınlar dünya üzerindeki bölgelere benzetilmiş. 20 yaşında neredeyse hiç keşfedilmemiş Africa, 30 yaşında sıcak, esrarengiz ve bereketli India, 40 yaşında teknik olarak mükemmel America, 50 yaşında tamamen yıkım içinde olan Europa ve 60 yaşında herkesin nerede olduğunu bildiği ama hiç kimsenin gitmek istemediği Siberia.

Scherzi a parte (şaka bir yana), İtalyanlar her yeni yaşı keyifle kutluyor ve geçen her decennio (on yıl) için hayıflanmak yerine bir on yılı daha sağlıkla, ağız tadıyla geçirdikleri için şükrediyor.

Compleanno (doğum günü) sözcüğü ‘yıl tamamlamak’ anlamını içeriyor ve quanti anni compi? (kaç yıl tamamlıyorsun) sorusu ile karşımızdakine kaç yaşına girdiğini sorabiliyoruz.

Prima di tutto

Her şeyden önce!

İtalyanca’da tutto sözcüğü yeni öğrenenlerin kullanırken şaşırdığı bir sözcüktür.

Kolayca anlaşılması için şimdilik kısaca şöyle anlatayım, daha sonra fiil çekimlerini öğrendikçe cümle içinde kullanmaya başlarız:

  • Tutto tek başına ‘her şey’ anlamına gelir (tutto bene)
  • Önüne geldiği tekil sözcüğün cinsiyetine göre tutto veya tutta olarak değişir ve ‘tüm, tümü, tamamı’ anlamına gelir (tutto il pane, tutto il vino ama tutta la torta, tutta l’acqua)
  • Tutti tek başına ‘herkes’ anlamına gelir (tutti bene)
  • Önüne geldiği çoğul sözcüğün cinsiyetine göre tutti veya tutte olarak değişir ve ‘hepsi’ anlamına gelir (tutti i ragazzi, tutti i libri ama tutte le ragazze, tutte le riviste)

Ancak gün ve günün bölümleri için tekil ve çoğul kullanımda anlam değişir:

Tutto il giorno (tüm gün), tutti i giorni (her gün)

Tutta la mattina (tüm sabah), tutte le mattine (her sabah)

Tutto il pomeriggio (tüm öğleden sonra), tutti i pomeriggi (her öğleden sonra)

Tutta la sera (tüm akşam), tutte le sere (her akşam)

Tutta la notte (tüm gece), tutte le notti (her gece)

‘Her’ anlamına gelen ogni sözcüğü hep ismin tekil hali ve articolo olmadan kullanıldığı için tercih edilebilir (ogni giorno, ogni mattina, ogni pomeriggio, ogni sera, ogni notte).

Il calendario

I mesi dell’anno (yılın ayları):

gennaio: Ocak febbraio: Şubat marzo: March

aprile: Nisan maggio: Mayıs giugno: Haziran

luglio: Temmuz agosto: Ağustos settembre: Eylül

ottobre: Ekim novembre: Kasım dicembre: Aralık

İtalyanca’da ay ve gün adları küçük harfle başlıyor, alışmak zor gelebilir.

Şimdi şu örneğe göre kendi doğum tarihimizi söylemeye çalışalım:

Sono nato/nata il diciotto febbraio millenovecentottantanove.

(18 Şubat 1989’da doğdum)

Söyleyen kişi erkekse nato, kadınsa nata diyecek.

Doğum yılımı yazarken elim sürçmüş olabilir!

İtalya’da çocuklar hangi ayda kaç gün olduğunu bir filastrocca (çocuk tekerlemesi) eşliğinde bizim gibi ellerini yumruk yaparak öğreniyor:

Trenta giorni ha novembre,
con aprile, giugno e settembre
di venttotto ce n’è uno,
tutti gli altri ne han trentuno

Şubat ayının 29 gün olduğu artık yıla l’anno bisestile deniyor.

Le stagioni dell’anno (yılın mevsimleri):

inverno: kış primavera: ilkbahar

estate: yaz autunno: sonbahar

I giorni della settimana (haftanın günleri):

lunedì: Pazartesi (luna sözcüğünden, ay günü)
martedì: Salı (Marte’den, Mars günü)
mercoledì: Çarşamba (Mercurio’dan, Merkür günü)
giovedì: Perşembe (Giove’den, Jüpiter günü)
venerdì: Cuma (Venere’den, Venüs günü)
sabato: Cumartesi (Şabat’tan, Yahudilerin dinlenme günü)
domenica: Pazar (Latince Dominus’tan, Tanrı’nın günü)

Eğer gün adlarının başında il articolo’su kullanırsak gün adlarına farklı bir anlam kazandırmış oluruz: il lunedì (Pazartesi günleri, her Pazartesi). Tüm günler erkek sözcükler gibi il articolo’su alır, yalnızca domenica dişi bir gün adıdır ve bu yüzden la domenica’dır.

Sayıları önce anlatma telaşıyla tarihler ve derken aylar, günler girdi araya, mecburen articolo bahsi geçti. Bir sonraki konumuz olacak gli articoli.

I numeri ordinali

I numeri cardinali (sayma sayıları) tamam, şimdi sıra sayıları!

  1. primo                             11.  undicesimo                                           
  2. secondo                         12.  dodicesimo
  3. terzo                              13.  tredicesimo
  4. quarto                            14.  quattordicesimo
  5. quinto                            15.  quindicesimo
  6. sesto                              16.  sedicesimo
  7. settimo                           17.  diciasettesimo
  8. ottavo                            18.  diciottesimo
  9. nono                               19.  diciannovesimo
  10. decimo                           20.  ventesimo

ventunesimo (21.) ventiduesimo (22.) ventitreesimo (23.)
trentacinquentesimo (35.) settantasettesimo (77.) novantottesimo (98.) centesimo (100.) millesimo (1000.) milionesimo (milyonuncu)

Buradaki kural, 10 sonrasında sayıların sonundaki sesli harfi atarak –esimo eklemek. Ancak bu kural son hanesi 3 ve 6 olan sayılar için geçerli değil. Bu sayılarda sondaki sesli harf korunuyor: quarantatreesimo (43), cinquantaseiesimo (56.)

Sıra sayılarını yazarken bizim kullandığımız nokta yerine derece işareti kullanılır.

primo 11° undicesimo 21° ventunesimo 100° centesimo

Siamo nel 21° secolo! (21. yüzyıldayız)


Tarihleri söylerken sayının başında ‘il’ articolo ’su (belirtili tanım edadı) kullanılır, yalnızca ayın 1. günü için il primo denir, diğer günler için ise il due, il quindici veya il trenta.

Il quindici aprile millenovecentosettantatré (15 Nisan 1973)

I numeri in italiano

İtalyanca sayılar zor değil aslında, yalnızca bol pratik yapmak gerek.

1-20 arasındaki sayıları iyice ezberledikten sonra işiniz kolaylaşacak, www.parliamoitaliano.org sitesinin tüm videoları gibi sayılar ile ilgili olan da son derece iyi.

İsterseniz doğrudan oradan çalışalım:

Sicilya’da mafya muhasebecisi olmayacaksanız daha büyük sayılara ihtiyacınız olmayacağını düşünüyorum!

Şimdi bilmeniz gereken birkaç kurala bakalım:

  • Venti, trenta, quaranta, cinquanta, sessanta, ottanta, novanta ve cento sayılarından sonra sesli harfle başlayan uno veya otto geldiğinde sondaki sesli harf düşer. Ventidue (22) ama ventuno (21) veya ventotto (28). Ottantasette (87) ama ottantuno veya ottantotto (88). Aynı şekilde, centocinque (105) ama centuno veya centotto (108)
  • Aynı kural mille için geçerli değil. Millesei (1006) ve milleuno (1001) veya milleotto (1008)
  • Cento çoğul olduğunda değişmez ama mille, milione ve miliardo çoğullaşır. Novecento (900) ama diecimilioni (10 milyon) veya quattromiliardi (4 milyar). Mille sayısının çoğulu ise tremila (3000) ve duemilacinquecento (2500) sayılarında olduğu gibi, bu kurallı çoğullaştırmadan farklı olarak mila’dır
  • Cento ve mille sayıları tekil olduğunda başına un articolo’su (belirtisiz tanım edadı) gelmediği halde un milione ve un miliardo denir
  • Tre saysının kendisi hariç olmak üzere, tre ile biten tüm sayılarda sondaki e harfinin üzerinde aksan işareti vardır. Ventitré (23), sessantatré (63) veya ottantatré (83)
  • Türkçe’deki gibi binlik haneler punto (nokta), ondalık basamaklar virgola (virgül) ile ayrılır
  • Yıllar Türkçe’deki gibi söylenir. Millenovecentoquarantacinque (1945) veya duemiladiciotto (2018)
  • Ne kadar uzun olursa olsun, İtalyanca’da sayılar bitişik yazılır, duemilanovecentottantaquattro (2984)

Pratik yapmak için rastgele yazdığınız sayıları söylemeye çalışabilirsiniz.

İtalyanca’da sayıların olduğu çok sayıda deyim var.

Çoğunluk quattro ile:

quattro chiacchiere (iki çift laf, sohbet), a quattro passi (dört adım ileride, çok yakın), a quattr’occhi (özel olarak, iki çift göz karşılıklı) ve çok az sayıda insan anlamında quattro gatti (dört kedi).

Benim en sevdiğim ‘sayılı deyim’ ise cento di questi giorni. Doğum günü veya düğün gibi mutlu günlerde “bunun gibi 100 günün olsun” anlamında söylenen bir augurio (iyi dilek).

Franco Bastelli’nin Cento Di Questi Giorni şarkısı özel günler için güzel kutlama mesajları içeriyor: