L’abbondanza della pioggia

Yağmurun bereketi!

Dünya ters yönde dönerken, hepimizin yaşadığı başkalaşım son sürat devam ediyor. Tipimiz, tarzımız, huyumuz, suyumuz değişti. corona sabrımızın sınırlarını test ediyor, corona testi yaptırmayanlarımızın sayısı giorno dopo giorno (günden güne) azalıyor.

Eskiden okula ayaklarını sürüyerek zorla giden öğrenciler, karnının ağrıdığını veya ateşinin olduğunu iddia edenler şimdi ateşi çıksa da çaktırmayıp okula gitmeye çalışıyor. Arkadaşlarını, öğretmenlerini ve hatta dersleri çok özlediler. Okulda yapılacağı duyurulan sınavlara çok sevinip, ardından gli esami (sınavlar) hepten iptal edilince üzüldüler.

Temmuz ayının sonunda yazdığım Anima rinascimentale başlıklı yazımda tatlı bir Rönesans ruha çaresizce bir de da questa piattaforma (bu platformdan) seslenmiş, üniversiteye hazırlanma konusundaki kararsızlığı ve kayıtsızlığı karşısında anneciğinin yataklara düştüğünü hatırlatmıştım. Ruhunu askıdan alması için Aristo’nun ethos, pathos, logos ikna tekniklerine başvurup sonra bildiğiniz yalvarmıştık elbirliğiyle.

Yazımı gülerek okuduğu konusunda duyum aldım, aslında ben endişe hormonu salgılatmak istemiştim ama o çok eğlendi.

Aradan solamente (yalnızca) birkaç ay geçti, sanki o gitti ve yerine başkası geldi. Önce ne okumak istemediğine karar verip istediği bölümleri ve yurtdışında gitmek istediği okulları belirledi, en ince ayrıntısına kadar araştırdı. Başvuru yazılarına ve dil sınavlarına geldi sıra.

Fakat o arada ben gitmiş, yerime başkası gelmişti. Bu sefer Yağmur benim ruhumu askıdan alma mücadelesine girdi. Verdiğim ödevleri bitirip ders gününe kadar dei compiti nuovi (yeni ödevler) istemeye başladı. Ben zaten, öğrenciler hep verdiğiniz ödevin yarısını yapabildim diyerek geldiği için vereceğim ödevin iki katını veririm. Eskiden öğrenciler ödev yetiştiremezken şimdi ben onlara ödev yetiştiremez oldum.

Bir de bu ödevlerin kontrolü ve hataların üzerinden geçme faslı var, yorucu olmaya başladı. Çok çalıştırıyorlar beni diye ben söyleniyorum artık!

Okullar açıldığında Yağmur bir sabah formasını giyip ben okula gidiyorum diye annesini uyandırmış. Halbuki la notte precedente (önceki gece) gitmeyeceği konusunda anlaşıp yatmışlar. Şimdi de böyle bir çile başladı anneler için. Saçmalama, giy pijamanı yat demiş arkadaşım. Yağmuru bahane etmiş, ancak Yağmur kararlı bir duruş sergilemiş çünkü yağmurlu günlerde okul servisindeki ıslak mont kokusunu çok özlemiş!

Anne kız çekişmelerinde daima anneler galip geldiği için geri yatmış kızımız ve o gün de corona endişesi yaşanmadan atlatılmış. Neyse ertesi hafta okullar kapandı da i genitori (anne babalar) rahat bir nefes aldı.

Üniversite başvuruları yapıldı, dil sınavlarına girildi. Şimdi yavaş yavaş kabulleri geliyor üniversitelerden. Kayıt olup da henüz girmediği ve ormai (artık) sonucunun önemi kalmayan bir sınavın iptal edildiğini duyunca “Hayatımın tek amacı vardı, nasıl iptal ederler” diye isyan etti. Kaderimde sınavı iptal olunca bunalıma giren öğrencileri teselli etmek de varmış demek!

Sonra una posta elettronica (bir email) ile sınavın iki hafta sonra yapılacağı duyurulmuş. Bir bayram havası yaşandı, kırmızı elbiseli dans eden kadın emojileri havada uçuştu. Bizim Kız Çiçek Açtı, Çilekeş Kızlar, Yağmur’un Bereketi, Einstein ve Zweistein Matematik Çalışıyor gibi adlar verdiğimiz zoom toplantılarımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz.

İnanılır gibi değil ama derslerde beynim yandı duralım artık talebi benden gelir oldu!

Bu başkalaşım sürecinde benim de kendime istifa mektubu yazıp yeniden öğrenci olasım geldi. Derslere girip söz hakkı alarak konuşasım, ödevlerimi yetiştirmek için gece yarısı gigantico (dev) fincanlarda kahve içesim var.

İmdadıma Melbourne’deki Center of Italian Studies (CIS) yetişti. Ben yayınladığım ders notlarında bazen bu dil eğitim merkezinin videolarını ekliyorum. Tercih sebebim, çılgın bir tarzlarının olması ve animasyonlu ders anlatımları galiba. Örneğin, geçmiş zamanda bazı fiil çekimlerinin cinsiyete göre değiştiğini anlatırken mi Mi chiamo Tito diye söze başlayan öğretmen, bir anda parrucca (peruk) takarak kızıl saçlı Tita oluveriyor.

Ben de kendimi öğrenci gibi hissedebileceğim bir eğitim programı ararken bu okuldan bir mail geldi. Ocak ayında yapacakları her seviyede bir veya iki haftalık online İtalyanca kurslarını görünce aniden kendime yılbaşı hediyesi olarak bir kurs almaya ve bu tatlı öğretmen ekibiyle tanışmaya karar verdim. Öğretmenler hep İtalyan: “Soyadım Lavagna (kara tahta), öğretmen olmak benim kaderim” diyen Francesca, dünyanın en mutlu hayvanı quokkalar (kısa kuyruklu kanguru olarak geçiyor) ile tanışmak için Avustralya’ya gittiğini söyleyen Valeria, hobileri arasında yazmak olan Stefano ve diğerleri…

Yaşasın, artık benim de hayatımın bir amacı ve beklediğim bir tarih var!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir