Passato Remoto

Uzak geçmiş zaman genellikle tarihi bir konu anlatımında, edebi eserlerde ve resmî yazışmalarda kullanılır. Konuşma dilinde kullanımı bölgeden bölgeye değişir. Toskana ve güney İtalya’da günlük konuşmalarda kullanılan bu zaman, diğer yerlerde nadiren kullanılır.

Bu nedenle, çok fazla düzensiz fiil çekimi olan Passato Remoto fiil çekimlerini öğrenmenize gerek yok, yalnızca bu zamana aşina olmanız yeterli. Zaten ezberlemek mümkün değil, onun yerine başka bir dil öğrenin derim.

Passato Remoto’da kurallı fiiller mastar ekini attıktan sonra şu ekleri alır:

Bu zamanda kuralsız çekilen bazı fiiller ise şunlar:

essere – fui, fosti, fu, fummo, foste, furono
avere – ebbi, avesti, ebbe, avemmo, aveste, ebbero
venire – venni, venisti, venne, venimmo, veniste, vennero
stare – stetti, stesti, stette, stemmo, steste, stettero
vedere – vidi, vedesti, vide, vedemmo, vedeste, videro
dire – dissi, dicesti, disse, dicemmo, diceste, dissero
fare – feci, facesti, fece, facemmo, faceste, fecero
bere – bevvi, bevesti, bevve, bevemmo, beveste, bevvero
nascere – nacqui, nascesti, nacque, nascemmo, nasceste, nacquero
vivere – vissi, vivesti, visse, vivemmo, viveste, vissero
dare – diedi, desti, diede, demmo, deste, diedero
prendere – presi, prendesti, prese, prendemmo, prendeste, presero
mettere – misi, mettesti, mise, mettemamo, metteste, misero
sapere – seppi, sapesti, seppe, sapemmo, sapeste, seppero

Kırmızı Başlıklı Kız hikâyesinden bir alıntı yaparak bu zamanın nasıl kullanıldığını görelim:


Poco dopo, Cappuccetto Rosso bussò alla porta. “Nonna, sono io.
Posso entrare?”
Il lupo cercò di imitare la vocina della nonna e rispose: “Ciao, mia
cara! Entra!”
“Nonna, che voce forte che hai!” disse la bambina sorpresa.
“È per salutarti meglio, mia cara,” disse il lupo.
“E che occhi grandi che hai…”
“È per vederti meglio, mia cara!”
“E che mani grandi che hai!” esclamò Cappuccetto Rosso, avvicinan
dosi al letto.
“È per abbracciarti meglio, mia cara!” disse il lupo.

Imperfetto Indicativo zamanında olduğu gibi, essere ve avere fiillerini bu zamanda çekip fiillerin geçmiş zaman halini ekleyerek miş’li ‘uzak’ geçmiş zaman cümleleri kurabiliriz. Yine fiilimizin avere ile mi yoksa essere ile mi çekildiğine dikkat etmemiz gerekiyor:

Fui andato/a (gitmiştim), avemmo visto (görmüştük), fosti
uscito/a
(çıkmıştın), foste rimasti/e (kalmıştınız), ebbero chiamato (aramışlardı veya çağırmışlardı).

Bu zamanın adı da Trapassato Remoto!

Fakat unutmamamız gereken bir şey var:

YALNIZCA KIRMIZI BAŞLIKLI KIZ’I DİNLERSEK KURT HER ZAMAN KÖTÜ OLACAKTIR

Çocuklar için resimli kitaplar ve etkinlik kitapları hazırlayan, renkli mobilyalar ve ahşap nesneler üreten Romalı yazar ve illüstratör Agosto Traini’nin bizde Kırmızı Başlıklı Kurt adıyla yayınlanan Il Berretto Rosso (kırmızı bere) öyküsünü dinlemek isterseniz:

Periodo ipotetico

Bu kadar eğer’li cümle kurmuşken son olarak se (eğer) sözcüğü ile nasıl
cümleler kurabileceğimizi görelim:


Se + presente indicativo, presente indicativo:
Se bevo troppo, ho sempre mal di testa
(Çok içersem hep başım ağrır/ağrıyor),

Se + futuro indicativo, futuro indicativo:
Se farà bel tempo domani, andremo a fare un giro in bici
(Yarın hava güzel olursa bisikletle dolaşacağız)

Se + presente indicativo, imperativo:
Se pensi di uscire, vieni da noi per pranzo
(Çıkmayı düşünüyorsan, öğle yemeğine bize gel)

Se + congiuntivo imperfetto, condizionale semplice:
Se avessi tempo, ti aiuterei volentieri
(Vaktim olsaydı sana seve seve yardım ederdim)

Se + congiuntivo trapassato, condizionale passato:
Se avessi avuto tempo, certo che ti avrei aiutato
(Vaktim olmuş olsaydı, tabii ki sana yardım ederdim)

Son örnekte, geçmişte vaktim olmadığı için yardım edemediğimi söylüyorum
ama bir önceki örnekte şu anda vaktim olmadığı için yardım edemeyeceğimi
ifade ediyorum.

İtalyanca’da magari (keşke) sözcüğü ile Congiuntivo Imperfetto ve Congiuntivo
Trapassato
kullanılır. Son iki örnekteki durum için magari ile cümle kuracak
olsaydık şöyle diyecektik:

Magari avessi tempo (Keşke vaktim olsaydı)
Magari avessi avuto tempo (Keşke vaktim olmuş olsaydı)
Magari il congiuntivo fosse meno difficile. (Keşke Congiuntivo daha az zor olsaydı)

Spero che abbia spiagato bene e tutto sia chiaro!

(Umarım iyi anlatmışımdır ve her şey açıktır)

Biraz ara verip bu hafta öğrendiklerimizi müzik eşliğinde daha keyifli bir şekilde pekiştirmek için Annalisa Scarrone’nin eğer bir kalbim olsaydı seni severdim dediği Se avessi un cuore şarkısını dinleyebilirsiniz:

Congiuntivo

İstek kipi olarak geçen bu zamanın tam karşılığı yok bizim dilimizde ve oldukça karmaşık bir konu, ancak konuşurken İtalyanların bile o kadar önemsemediğini söylemeliyim. Bu zamanı mümkün olduğu kadar az kullanmak zorunda kalmanız için alternatifler vereceğim.

İtalyanca’da henüz olasılık halindeki, kesinlik kazanmamış durumlar bu zamanda anlatılır.

Sapere (bilmek) dışında pensare (düşünmek), credere (inanmak), sperare (ummak), volere (istemek), temere (korkmak) fiillerini ve avere paura (korkmak) gibi ifadeleri ‘ki’ anlamına da gelen che ile kullandığımızda fiillerimizi bu zamanda çekmeliyiz:

Penso che, credo che, speriamo che, temiamo che, ho paura che

(sanırım ki, inanıyorum ki, umalım ki, korkarız ki, korkarım ki)

Bunun dışında è possibile che, è probabile che, mi dispiace che, mi pare che/mi sembra che (bana öyle geliyor ki), sono contento/a che, bisogna che, non vedo l’ora che (sabırsızlıkla bekliyorum) gibi che’li ifadelerde congiuntivo kullanmalıyız.

Congiuntivo Presente zamanında kurallı fiillerin mastar ekini attıktan sonra hangi ekleri aldığına aynı örneklerle bakalım:

Bu zamanda kuralsız çekilen fiillerden bazılarını çekimleri ile veriyorum:

essere – sia, sia, sia, siamo, siate siano
avere – abbia, abbia, abbia, abbiamo, abbiate, abbiano
andare – vada, vada, vada, andiamo, andiate, vadano
venire – venga, venga, venga, veniamo, veniate, vengano
stare – stia, stia, stia, stiamo, stiate, stiano
fare – faccia, faccia, faccia, facciamo, facciate, facciano
dire – dica, dica, dica, diciamo, diciate, dicano
volere – voglia, voglia, voglia, vogliamo, vogliate, vogliano
potere – possa, possa, possa, possiamo, possiate, possano
dovere – debba, debba debba, dobbiamo, dobbiate, debbano
sapere – sappia, sappia, sappia, sappiamo, sappiate, sappiano
bere – beva, beva, beva, beviamo, beviate, bevano

Eğer şu andan değil de gelecekten bahsediyorsak congiuntivo’dan kaçınmanın yolu, ikinci fiili gelecek zamanda çekmek (temo che il treno sia in ritardo demek yerine temo che il treno sarà in ritardo, è probabile che lui non ritorni yerine è probabile che lui non ritornerà).

Ama yağmur yağacağını değil de şu anda yağdığını düşünüyorsam, yağmurdan kaçabilirim ama congiuntivo’dan asla! Burada penso che piova veya penso che stia piovendo demeliyim.

Kural bu, ancak ilk öğrendiğimiz geniş zamanda penso che piove veya penso che sta piovendo derseniz sorun olmaz.

Eğer özne değişmeyecekse che kullanımından kaçınarak başka şekilde ifade edebiliriz söylemek istediklerimizi.

Spero che non faccia tardi stanotte yerine spero di non fare tardi stanotte diyerek bu gece geç yatmamayı umduğumu söyleyebilirim.

Aynı şekilde, kendi yapacağım bir şeyi sabırsızlıkla bekliyorsam, örneğin İtalya’ya gitmeyi sabırsızlıkla bekliyorsam, non vedo l’ora che vada in Italia yerine non vedo l’ora di andare in Italia diyebilirim, hatta böyle demeliyim.

Bisogna che yapısından sonra cümle kurarak ne olması gerektiğini ifade etmek yerine doğrudan ne gerektiğini söyleyebilirim, bisogna che si beva molta acqua yerine bisogna bere molta acqua.

Bisogna praticare! (pratik yapmak gerek)

Bir de è possibile che, è probabile che, mi dispiace che, mi pare che/mi sembra che (bana öyle geliyor ki) yapıları yerine forse (belki), probabilmente (muhtemelen), purtroppo (maalesef), secondo me (bana göre), per me (bence) ifadelerini kullanarak congiuntivo’dan kaçabilirsiniz.

Ayrıca prima che (önce), benché/sebbene/quantunque (rağmen), purché/a patto che/a condizione che (şartıyla), perché/affinché (-sın/-sin diye, İngilizce so that) yapıları ile de congiuntivo kullanılır.

Prima che ve perché/affinché yapılarında özne değişmeyecekse congiuntivo’dan kaçınabiliriz. Karşımdakine ti chiamerò prima che parta yerine ti chiamerò prima di partire diyerek yola çıkmadan önce onu arayacağımı, ti scriverò perché/affinché sappia come stanno le cose yerine ti scriverò per farti sapere come stanno le cose diyerek nasıl gittiğini bildirmek için ona yazacağımı söyleyebilirim.

Sapere fiili emin olma anlamı içerir ve bu nedenle che sözcüğü ile kullanılsa dahi ikinci fiil congiuntivo olarak çekilmez (so che non vengono). Bilmek, tanımak anlamına gelen conoscere fiili ise kesinlikle che sözcüğü ile kullanılmaz. Bir kişiyi
tanımak, bir şeyi biliyor veya ona aşina olmak conoscere fiili ile anlatılır (non conosciamo i suoi genitori, conosco l’autore di quel libro, conosci questo film?).

Conoscere fiili geçmiş zamanda kullanıldığında tanışmak anlamına gelir (ho conosciuto Lisa due anni fa). Bir kişiyi ne zamandır tanıdığımızı da conoscere fiili ile ifade ederiz (lo conosco da qualche mese).

Sapere ise bilgi sahibi olmak veya bir şeyi yapmayı bilmek anlamını içerir (so che non parlano il tedesco, non so dove vivono, sappiamo come si pronuncia quella parola, sapete chi viene a trovarmi all’aeroporto?, i bambini sanno nuotare, non sa guidare né la macchina né la moto).

Sai se sono arrivati/e? (gelip gelmediklerini biliyor musun) sorusunda, İngilizce’de olduğu gibi se (eğer) sözcüğü kullanılır.

Yine aynı yapıları kullanarak geçmişte olup olmadığından emin olmadığımız durumlar için Congiuntivo Passato kullanmalıyız. Essere ve avere yardımcı fiillerini congiuntivo’da çekip yanına fiillerin geçmiş zaman halini getirerek böyle durumları anlatabiliriz. Ancak yine kullanacağımız fiilin avere ile mi yoksa essere ile mi çekildiğine dikkat etmek gerekiyor:

Penso che loro siano usciti/e (sanırım çıktılar), credo che non abbiano finito (sanırım bitirmediler), è probabile che lui/lei sia arrivato/a (gelmiş olması muhtemel). Congiuntivo’da üç tekil şahıs aynı şekilde çekildiği için kişinin adı veya io, tu, lui/lei zamirleri ile daha belirgin bir ifade gerekebilir.

Eğer pensare, credere, sperare, volere, temere fiillerini ve avere paura gibi ifadeleri (che ile), è possibile che, è probabile che, mi dispiace che, mi pare che/mi sembra che, sonocontento/a che, bisogna che, non vedol’ora che kalıplarını ya da prima che, benché/sebbene/quantunque, purché/a patto che/a condizione che, perché/affinché yapılarını geçmiş zamanda kullanıyorsak Congiuntivo Imperfetto kullanmalıyız (pensavo che tu non fossi arrabbiato/a, era probabile che venissero, sono andato/a a vedere mia sorella prima che partisse, sebbene piovesse siamo usciti/e).

İlk örnekte ‘kızgın olmadığını düşünüyordum’ ifadesi o andaki durum için söylenmiş oluyor. ‘Kızmayacağını düşünüyordum’ diyeceksek condizionale kullanarak pensavo che tu non saresti arrabbiato/a demeliyiz.

Ben de sizi kızdırmadan bu zaman çekiminde kurallı fiillerin aldıkları ekleri vereyim:

Bu zamanda kuralsız çekilen çok az sayıda fiil var, en sık kullanacaklarımız şunlar:

essere – fossi, fossi, fosse, fossimo, foste, fosseero
stare – stessi, stessi, stesse, stessimo, steste, stessero
fare – facessi, facessi, facesse, facessimo, faceste, facessero
dare – dessi, dessi, desse, dessimo, deste, dessero
dire – dicessi, dicessi, dicesse, dicessimo, diceste, dicessero
bere – bevessi, bevessi, bevesse, bevessimo, beveste, bevessero


Özne değişmeyecekse, yine congiuntivo’dan kaçınabiliriz (pensavo che fossi pronto/a yerine pensavo di essere pronto/a diyerek ‘hazır olduğumu düşünüyordum’ denilebilir).

Ve yine aynı şekilde essere ve avere yardıncı fiillerini bu zamanda çekip yanına fiillerin geçmiş zaman halini getirerek Congiuntivo Trapassato zamanını kullanabiliriz.

Abbiamo pensato che i bambini non avessero capito bene (çocukların iyi anlamadıklarını düşündük), credevo che fossero usciti/e senza avvertirti (sana
bildirmeden çıktıklarını sanıyordum) gibi cümleleri kurmak yerine çaresizlikten sessiz kalmayı tercih edebiliyor bazen insan!

Condizionale Presente

İtalyanca’da şart kipi istek, niyet, rica ve bazen de tavsiye içeren ifadelerde
kullanılır. Daha önce gördüğümüz vorrei (I would like) ve vorremmo (we would like) volere (istemek) fiilinin bu zamanda çekilmiş halleridir.

Önce yine bu zamanda kurallı olan fiillerin nasıl çekildiğine bakalım:

Şart kipinde kuralsız çekilen fiillerin sayısı çok fazla değil ve aynı ekleri aldıkları için yalnızca kuralsız fiillerin birinci şahıs çekimini bilmek yeterli.

Bu zaman, İngilizce would yardımcı fiili gibi bir anlam verecek cümlenize (yani yukarıdaki örnekler sırasıyla would sing, would run ve would sleep)

Bu zamanda kuralsız çekilen ve sık kullanacağınız bazı fiiller şunlar:

essere – sarei, saresti, sarebbe, saremmo, sareste, sarebbero
avere – avrei, avresti, avrebbe, avremmo, avreste, avrebbero
andare – andrei andresti, andrebbe, andremmo, andreste, andrebbe
venire – verrei, verresti, verrebbe, verremmo, verreste, verrebbero
fare – farei, faresti, farebbe, faremmo, fareste, farebbero
dire – direi, diresti, direbbe, diremmo, direste, direbbero
dare – darei, daresti, darebbe, daremmo, dareste, darebbero
stare – starei, staresti, starebbe, staremmo, stareste, starebbero
sapere – saprei, sapresti, saprebbe, sapremmo, sapreste, saprebbero
vivere – vivrei, vivresti, vivrebbe, vivremmo, vivreste, vivrebbero
bere – berrei, berresti, berrebbe, berremmo, berreste, berrebbero


Vi aiuterei volentieri (Size seve seve yardım ederim)
Sarei felice di aiutarvi (Size yardım etmekten mutlu olurum)
Sarebbe meglio prendere quella strada per arrivarci prima
(Daha önce varmak için o yoldan gitmek daha iyi olur)


Mi scusi signore/signora, saprebbe dirmi dov’è l’ufficio postale?

Tanımadığımız birine postanenin nerede olduğunu Dov’è l’ufficio postale yerine, son derece kibar bir şekilde böyle sormalıyız!

Bu zamanda en sık kullanacağımız fiiller ise verbi servili:

volere – vorrei, vorresti, vorrebbe, vorremmo, vorreste, vorrebbero
potere – potrei, potresti, potrebbe, potremmo, potreste, potrebbero
dovere – dovrei, dovresti, dovrebbe, dovremmo, dovreste, dovrebbero

Con questo tempaccio non vorrei uscire
(Bu kötü havada çıkmak istemem)
Da bere, vorremmo una bottiglia di vino rosso per favore
(İçecek olarak, bir şişe kırmızı şarap istiyoruz lütfen)
Potresti darmi il tuo indirizzo email, vorrei inviarti qualche foto
(Bana e-posta adresini verebilir misin, sana birkaç fotoğraf
göndermek istiyorum)
Buongiorno, vorrei sapere a che ora parte il prossimo treno per Firenze
(İyi günler, Floransa’ya bir sonraki trenin kaçta kalkacağını soracaktım)
Il tempo è cambiato, dovresti metterti qualcosa di più pesante
(Hava değişti, daha kalın bir şey giymelisin)

Kibarca bildirilen niyetler, aldığımız iyi niyetli öneriler, ricalarımızdan sonra yapılanlar için dovremmo ringraziare (teşekkür etmeliyiz). Daha önce öğrendiğimiz grazie ve binlerce teşekkür anlamına gelen grazie mille en yaygın teşekkür ifadeleri. Grazie infinite (sonsuz teşekkürler) veya grazie di tutto (her şey için teşekkürler) duruma göre kullanılabilir. Karşı tarafın yaptığı bir inceliğe teşekkür ederken de ti ringrazio, sei molto gentile (teşekkür edeim, çok kibarsın) veya la ringrazio, è molto gentile (teşekkür ederim, çok kibarsınız) diyebiliriz.

Sürekli fiillerin üçüncü şahıs çekimini düşünmek zorunda kalmamak için tanıdığınız ve siz diye hitap ettiğiniz kişiye Le posso dare del tu? (size sen diye hitap edebilir miyim) diye sorabilirsiniz.

Teşekkür ettikten sonra duyabileceğimiz veya bize teşekkür edildiğinde verebileceğimiz karşılıklar prego, di niente/nulla (hiçbir şey değil), nessun problema (sorun değil) ve figurati (lafı mı olur).

Prego aynı zamanda buyrun anlamında kullanılıyor çeşitli ortamlarda (yol verirken, içeri buyur ederken, boş bir koltuğa oturabileceğini söylerken, nasıl
yardımcı olabileceğimizi sorarken).

Essere ve avere fiillerini bu zamanda çekip yanına fiillerin geçmiş zaman halini getirerek gerçekleşmemiş bir olaydan bahsedebiliriz. Fiilimizin avere ile mi yoksa essere ile mi çekildiğine dikkat edeceğiz yine. Sarei andato/a (gidecektim, giderdim), avremmo visto (görecektik, görürdük), sarebbe uscito/a (çıkacaktı, çıkardı), sarebbero rimasti/e (kalacaklardı, kalırlardı). Bu zamanın adı Condizionale Passato (Composto)!

Nek (Filippo Neviani), kaybetmek pahasına da olsa yeniden başlamak isteğini Io ricomincerei sözleriyle dile getirmiş:

Pronomi Relativi

Cümle içinde kişi(ler) veya şey(ler) hakkında doğrudan veya dolaylı bir yan bilgi daha vermek istediğimizde Pronomi Relativi (ilgi zamirleri) kullanmalıyız.

Özne veya nesne ne olursa olsun (kişi, nesne, tekil, çoğul) hakkında doğrudan ikinci bir bilgi vermek için che ilgi zamiri kullanılır:

La signora che ho appena salutato é la madre di Luigi.
(Şimdi selamladığım hanım Luigi’nin annesidir)

Tutti i libri che ho letto durante l’estate sono romanzi gialli.
(Yazın okuduğum tüm kitaplar polisiye roman)

Sarı anlamına gelen giallo sözcüğü, aynı zamanda libro, romanzo, film ve racconto sözcükleri ile kullanıldığında polisiye anlamına gelir.

Bazen de hakkında bilgi vereceğimiz kişi veya şey cümlenin nesnesidir:

Non conosco quelle bambine che stanno giocando nel giardino.
(Bahçede oynayan o kız çocuklarını tanımıyorum)

Mi piace molto il vestito che mi hai regalato.
(Bana hediye ettiğin elbiseyi çok beğendim)

Che yerine sözcüğün erkek tekil, dişi tekil, erkek çoğul ve dişi çoğul oluşuna göre il quale, la quale, i quali ve le quali de kullanılabilir ama sürekli articolo düşünmek gerekir o zaman.

Yukarıdaki cümleleri şu şekilde de kurabiliriz:

La signora la quale ho appena salutato é la madre di Luigi.

Tutti i libri i quali ho letto durante l’estate sono romanzi gialli.

Non conosco quelle bambine le quali stanno giocando nel giardino.

Mi piace molto il vestito il quale mi hai regalato.

Bunu bilin ama bu tarz cümlelerde che kullanmayı tercih edin derim. Hem daha sık kullanılıyor hem de çok daha kolay!

Son örneğe tekrar bakalım:

Mi piace molto il vestito che / il quale mi hai regalato.

(Bana hediye ettiğin elbiseyi çok beğendim)

Burada, mi piace quello che mi hai regalato dersem ‘bana hediye ettiğin şeyi beğendim’ demiş olurum. Yani quello sözcüğü il vestito sözcüğünün yerini tutar.

Quello che yerine ciò che de kullanabilirsiniz.

Non ho capito quello che/ciò che hai detto (Dediklerini anlamadım)

Dolaylı anlatım için ise a, di, da, in, su, con, per, fra/tra gibi edatlar kullanılır. Bu
cümlelerde, preposizione sonrasında cui sözcüğünü kullanmak yeterlidir.


Conosco bene gli insegnanti di cui stai parlando.
(Hakkında konuştuğun/bahsettiğin öğretmenleri iyi tanıyorum)

Sono molto bravi questi bambini fra cui c’è anche tuo figlio.
(Aralarında senin oğlunun da olduğu bu çocuklar çok başarılı)

Bu yapıda yine cui yerine cinsiyet ve niceliğe göre il quale, la quale, i quali, le quali demek de mümkün (conosco bene gli insegnanti dei quali stai parlando).

Ancak, articolo ile birleşen bir edat kullandığınızda ifade çok zorlaşabiliyor: al quale, delle quali, sulla quale, dai quali, nel quale. Bu nedenle cui tercih edilerek kolaya kaçılabilir.

Cui aynı zamanda dolaylı anlatımda iyelik bildiren yapılarda kullanılır:

Il ragazzo, la cui macchina é parcheggiata qui, é entrato in quel negozio.

(Arabası burada park edilmiş olan çocuk o dükkâna girdi)

Conosci quei bambini il cui padre vuole parlare con te?

(Babaları seninle konuşmak isteyen o çocukları tanıyor musun)

En sade ve anlaşılır şekilde böyle anlatabildim, yine pratik yaparak pekiştiririz!

Not: Bugün rengim sarı gördüğünüz gibi. Küçükken saçlarımın rengi çok açıkmış, babam ve dayım Sarı derdi bana. Bu yaşıma geldim, o sarışın halden eser kalmadı ama quel soprannome (o lakap) kaldı, dayım hala Sarı diyor.

Sizin de çocukluğunuzda takılıp yakanızı bırakmayan bir lakabınız var mı?

Pronomi Indiretti

Dolaylı nesne zamirleri!

Geçişli fiillerin alabileceği nesnenin yerini tutan, zamirlerin ‘ismin i halinde’ ifade edilmiş şekli olan Pronomi Diretti (beni, seni, onu, bizi, sizi, onları) bir önceki konumuzdu.

Pronomi Indiretti ise yönelme bildirir, zamirleri ‘ismin e halinde’ ifade edeceğimiz zaman kullanmamız gereken şeklidir:

mi (bana), ti (sana), gli/le (erkek/dişi ona), Le (size, resmî hitap), ci (bize), vi (size), gli (onlara, erkek veya dişi çoğul ayrımı olmadan)

Bu zamirler de üçüncü tekil ve üçüncü çoğul şahıs hariç pronomi riflessivi (dönüşlü fiil zamirleri) aynıdır. Farklı olan üçüncü şahıs zamirleri, gli ve le articolo’ları ile aynı olduğu için biraz kafa karıştıracak maalesef. Ama ben bunları da yazıların içinde geçirerek pratik bir şekilde öğrenmenize yardımcı olmaya çalışacağım.

Pronomi indiretti yerine, kişi zamirlerini preposizione ile kullanarak aynı anlamı ifade edebiliriz: a me*(bana), a te* (sana), a lui/lei (ona), a Lei (size, resmî hitap), a noi (bize), a voi (size), a loro (onlara).

* Daha önce gördüğümüz gibi, io ve tu zamirleri bir preposizione ile kullanıldıklarında me ve te olur.


Farklı anlamlara gelen mancare (eksik olmak, gerekmek, süre kalmak) fiili pronomi indiretti ile kullanıldığında özlemek anlamına gelir.

Manca qualche ingrediente
(Birkaç malzeme eksik, gerek)

Manca mezz’ora alla partenza del treno
(Trenin kalkmasına yarım saat var)

Mi manchi (Seni özledim, yani eksiksin veya Yunus Emre’nin dediği gibi “Bana seni gerek seni”)


Ti consiglio di andare a Venezia
(Venedik’e gitmeni öneririm)

Ci daresti il tuo indirizzo email?
(Bize email adresini verir misin)

Gli dovremmo dare alcuni consigli
(Ona/onlara bazı öğütler vermemiz gerek)

Signore, non Le hanno dato il pacco?
(Size paketi/kargoyu vermediler mi)

Vi sarà inviato un messaggio
(Size bir mesaj gönderilecek)

Bu zamirler de fiilden önce gelir. Ancak, mastar halinde (dire-söylemek) ve gerundio (dicendo) formundaki fiiller ile bitişik kullanılabilir.

Bu zamirler ayrıca üçüncü tekil ve çoğul şahıs çekimi (dica, dicano) hariç, emir kipinde çekilmiş fiiller ile de (di’, dite) kaynaşabilir:

Vorrei dirti che (sana söylemek istiyorum ki), sto dicendoti (sana söylüyorum), dimmi (söyle bana), ditemi (söyleyin bana)

Servire (işe yaramak veya gerekmek) ve bastare (yeterli olmak) fiilleri de pronomi indiretti ile kullanılır.

Non mi servono i loro suggerimenti

(Önerileri işime yaramıyor)

Mi serve qualcosa per poter aprirlo

(Onu açabilmek için bir şey gerek bana)

Non ci basterà un’ora

(Bize bir saat yetmeyecek)

Vi bastano i soldi che ho dato?

(Verdiğim para size yeter mi)

Beğeni anlatmak için kullanacağımız piacere (hoşa gitmek) fiilini de bu şekilde kullanacağız.

Mi piace molto questo divano

(Bu kanepeyi çok beğendim)

Ti piace andare a fare shopping?

(Alışverişe çıkmayı sever misin)

Non mi piacciono queste cose

(Bu şeyleri/bunları beğenmedim)

Da bambino/a non mi piaceva il latte

(Çocukken süt sevmezdim)


Piacere fiili geçmiş zamanda essere ile çekildiği için özneye bağlı olarak piaciuto, piaciuta, piaciuti, piaciute olmak üzere dört şekilde kullanılır.

Ci è piaciuto il libro (Kitap hoşumuza gitti)

Non mi sono piaciuti i film (Filmleri beğenmedim)

Size bir selam bırakmak istiyorum

… ama bunu yürekten yapıyorum…

Oggi amati un po’ di più

Bugün kendini biraz daha fazla sev!

Son öğrendiğimiz iki gramer konusunu özetleyen bir motivasyon cümlesi buldum. Tüm zamanlarda kurallı olan amare fiilinin Emir Kipinde ikinci tekil şahıs çekimi ama (sev).

Dün öğrendiğimiz nesne zamirlerinden ti (seni) ile birlikte kendini sev anlamına geliyor. Emir kipinde (üçüncü tekil ve çoğul çekimler hariç) fiil ile zamiri birleştirebileceğimizi söylemiştim.

Amati sempre (kendini her zaman sev) ama bugün un po’ di più (biraz daha fazla). Claudio Baglioni bizim için söylüyor, Un po’ di più:

Kendimize en sevdiğimiz fincanımızda güzel bir kahve hazırlayarak ve Claudio Baglioni’nin dediği gibi (e tu canticchiavi facendo il caffè) kahvemizi hazırlarken bir şarkı mırıldanarak başlayabiliriz güne bence!

Pronomi Diretti

Doğrudan Nesne Zamirleri

Bir kişi veya nesnenin yerini tutan kişi zamirlerini (pronomi personali) diretti ve indiretti olmak üzere iki grupta inceleyeceğiz. Hatta İtalyanca’da bunlar birleştirilip combinati olarak da kullanılıyor. Karıştırıp zorlanmayın diye üçünü ayrı ayrı ele alacağım.

Pronomi Diretti bir fiilin alabileceği nesnenin yerini tutar, zamirlerin ‘ismin i halinde’ ifade edilmiş şeklidir.

mi (beni), ti (seni), lo/la (erkek/dişi onu), La (sizi, resmî hitap)
ci (bizi), vi (sizi), li/le (erkek çoğul/dişi çoğul onları)

Bu zamirler, üçüncü tekil ve üçüncü çoğul şahıs hariç, Verbi Riflessivi konusunda öğrendiğimiz pronomi riflessivi ile aynıdır.

İtalyanca’da kişi zamirleri fiilden önce gelir. Ancak, mastar halinde (parlare) ve gerundio (parlando) formundaki fiiller ile bitişik kullanılabilir. Bu zamirler ayrıca üçüncü tekil ve çoğul şahıs çekimi (parli, parlino) hariç, emir kipinde çekilmiş fiiller ile de (parla, parlate) kaynaşabilir.

Bunun en tanıdık örneği, Toto Cutugno’nun L’italiano şarkısının Lasciatemi Cantare (bırakın şarkı söyleyeyim) nakaratında. Lasciare (bırakmak) fiilinin ikinci çoğul emir kipi çekimi lasciate ile mi nesne zamiri birlikte mi lasciate (bırakın beni) şeklinde kullanılabildiği gibi lasciatemi olarak da kullanılabilir.

Che ora é? Non lo so (bilmiyorum) / Non so che ora é (saatin kaç olduğunu bilmiyorum)
Va bene se ti chiamo dopo le dieci?
(Seni saat ondan sonra arasam olur mu)
Sì, chiamami quando vuoi (Evet, beni istediğin zaman ara)
Venite a trovarci? (Bizi ziyaret edecek misiniz)
Come no, è da tanto tempo che non ci vediamo
(Tabii ki, çok zamandır görüşmüyoruz)
Ho perso la mia borsa, la sto ancora cercando
(Çantamı kaybettim, hâlâ arıyorum)

Ti amo ifadesinde amare (sevmek) fiili ile kullanılan ti de un pronome diretto.
Bir arkadaşımıza veya yakınımıza sevgimizi belirtmek için ise voler bene
ifadesini kullanarak ti voglio bene, ti voglio tanto bene demeliyiz.

Hai letto questo libro? (Bu kitabı okudun mu)
Sì, l’ho letto (Evet, onu okudum)

Hai letto questi libri? (Bu kitapları okudun mu)
Sì, li ho letti tutti (Evet, hepsini okudum)

Geçmiş zamanda bu zamirleri kullanırken sözcüğün cinsiyetine ve nesnenin tekil/çoğul durumuna dikkat etmemiz gerekiyor. Yukarıdaki soru il libro (kitap) yerine la rivista (dergi) gibi dişi bir sözcük için sorulmuş olsaydı örneğimiz şöyle değişecekti:

Hai letto questa rivista? (Bu dergiyi okudun mu)
Sì, l’ho letta (Evet, onu okudum)

Hai letto queste riviste? (Bu dergileri okudun mu)
Sì, le ho lette tutte (Evet, hepsini okudum)

Lo ve la, sesli harfle veya h ile başlayan bir fiil ile kullanılacaksa apostrofo ile kısaltılır. İtalyanca’da h harfi okunmadığı için yukarıdaki örnekte olduğu gibi avere (sahip olmak) fiilinin ho, hai, ha çekimlerinde de bu kısaltma kullanılıyor.

L’avete capito vero?

Bir sonraki konumuz pronomi indiretti!

Sözlerinin ve ilgili güzel görsellerin olduğu bir klipte L’italiano dinleyerek güne başlamak iyi gelebilir:

Imperativo

Emir Kipi!

Emir Kipine geldi sıra ama benim bir türlü anlatasım gelmedi. Bazen söyleme şekline göre ya da yanına eklenen veya eklenmeyen ifadeler ile adı üstünde bir emir gibi geliyor insana ve itici olabiliyor. Git, gitme, ara, arama gibi davranışlarımızı yönetmeye çalışan yakınlarımız var. Ben eşyalarıma ve markalarıma sadık olduğum için bana sık sık arabanı değiştir, yeni bir telefon al artık, almışken plus, ultra, mega al bari gibi emirler gelir.

Uzun süre arabasının çıkardığı arızalardan yakınan, nerede nasıl rezil olduğunu anlatan, değiştireceğini söyleyen bir arkadaşım dönüp bir anda sen de değiştir arabanı diyebiliyor. Ben de niye ki, seninkinden indik benimkine bindik, o da mı arıza yapmaya başladı diye sorabiliyorum artık. Ya da her konuda bana akıl danışan biri en olmadık bir yerde yap ama, git ama diye saçma sapan diretince benim aklım bana yetiyor şimdilik diye bir cevap verip tercihlerime ve olanaklarıma göre kendim karar verebileceğimi söylüyorum. Ama bu dobralık mertebesine çok yıllar sonra gelebildim. Bu emir komuta zincirini kırmam lazım.

Neyse, stiamo calmo e parliamo italiano (sakin olalım ve İtalyanca konuşmaya devam edelim)!

Burada genel hatlarıyla anlatıp yine yazılarımda kullanarak, emir kipinin kullanıldığı şarkılar seçerek doğal bir şekilde öğrenmenize yardımcı olacağım, abbiate pazienza per favore (sabırlı olun lütfen).

Bakın bir lütfen ibaresi ekleyince emir olmaktan çıkıp rica oldu!

Bu tabloda parlare (konuşmak), vedere (görmek) ve partire (ayrılmak, yola çıkmak) fiilleri üzerinden, kurallı fiillerde mastar eki atıldıktan sonra hangi ekleri getireceğimizi vediamo (görelim):

Konuş, konuşsun/konuşun (resmî hitap), konuşalım, konuşun, konuşsunlar gibi anlamlar vermemize yardımcı olan bu eklere bol pratik yaparak alışabilirsiniz.

Konuşayım, göreyim/bakayım veya yola çıkayım/gideyim demek istersek, yani bu tabloda olmayan io (ben) şahıs zamiri için, birinci şahıs şimdiki zaman eki ile parlo, vedo veya parto diyebiliriz.

Konuşmayın, görmesin, ayrılmasınlar gibi ifadelerde non olumsuzluk sözcüğünü kullanacağız. Çekilmiş bir fiilin başına non getirmek yeterli, ancak ikinci tekil şahıs (sen) için fiil mastar halinde kalır.

non parlare (konuşma) AMA non parli (konuşmasın/resmî hitapla konuşmayın), non parlate (çoğul konuşmayın), non parlino (konuşmasınlar)

Stai attento/a, c’è molto traffico oggi (Dikkatli ol, bugün çok trafik var)
Apri la finestra per favore, fa molto caldo (Pencereyi aç lütfen, çok sıcak)
Non uscite senza ombrello, piove (Şemsiyesiz çıkmayın, yağmur yağıyor)
Signora, aspetti per favore, vengo subito (Bekleyin lütfen, hemen geliyorum)

Emir kipinde sık kullanılan ve çekimleri kuralsız olan bazı fiiller şunlardır:


essere – sii, sia, siate, siano
avere – abbi, abbia, abbiate, abbiano
andare – va’/vai, vada, andate, vadano
venire – vieni, venga, venite, vengano
stare – sta’/stai, stia, state, stiano
dire – di’, dica, dite, dicano
fare – fa’/fai, faccia, fate, facciano
dare – da’/dai, dia, date, diano
sapere – sappi, sappia, sappiate, sappiano
bere – bevi, beva, bevete, bevano

Genellikle kılavuzlardaki talimatlarda fiilin mastar hali emir kipi olarak
kullanılıyor:


Controllare l’integrità dell’imballo (Ambalajın bütünlüğünü kontrol edin)
Non avvicinarsi alle macchine in moto
(Hareket halindeki makinelere
yaklaşmayın)


Bir banka çalışanı (un impiegato di banca) gibi bizi tanımayan kişilerin bile prima di concludere la chiamata (aramayı sonlandırmadan önce) rahatlıkla tembihlediği gibi, abbiate cura di voi (kendinize iyi bakın).

Peki diyorum ben kim bu tembihte bulunursa, artık bundan vazgeçilsin istiyorum!

Futuro Semplice

Deniz fenerlerini konu ettiğim yazının sonunda farò una foto di ogni faro che vedrò (göreceğim her deniz fenerinin fotoğrafını çekeceğim) cümlesi ile bir sonraki gramer konumuzun Gelecek Zaman olduğunu müjdelemiştim!

Gelecek zamanda kurallı olan fiillerin -are, -ere veya -ire mastar ekini attıktan sonra hangi ekleri aldığına parlare (konuşmak), prendere (almak) ve partire (bir yerden ayrılmak, yola çıkmak) fiillerini örnek vererek bakalım:

Yukarıda gördüğünüz gibi, mastar halleri –are ve –ere ile biten kurallı fiillerin gelecek zamanda aldığı ekler aynıdır.

Tüm zamanlarda olduğu gibi, her çekilmiş fiil aynı zamanda vurguyla soru olabilir, unutmayın: Parlerai? (konuşacak mısın), prenderemo? (alacak mıyız), partiranno (yola çıkacaklar mı).

Gelecek zamanda kuralsız çekilen fiillerin sayısı çok azdır. Aynı ekleri aldıkları için yalnızca hangi fiillerin kuralsız olduğunu ve birinci tekil şahıs çekimlerini bilmeniz yeterli olacaktır.

Sık kullanacağınız fiilleri essere (olmak) ve avere (sahip olmak) yardımcı fiillerini başa alarak veriyorum:

esseresarò, sarài sarà, saremo, sarete, saranno
avereavrò, avrai, avrà, avremo, avrete, avranno
andareandrò, andrai, andrà, andremo, andrete, andranno
venireverrò, verrai, verrà, verremo, verrete, verranno
starestarò, starai, starà, staremo, starete, staranno
fare farò, farai, farà, faremo, farete, faranno
diredirò, dirai, dirà, diremo, direte, diranno
volere vorrò, vorrai, vorrà, vorremo, vorrete, vorranno
potere potrò, potrai, potrà, potremo, potrete, potranno
doveredovrò, dovrai, dovrà, dovremo, dovrete, dovranno
saperesaprò, saprai, saprà, sapremo, saprete, sapranno
vivere vivrò, vivrai, vivrà, vivremo, vivrete, vivranno
bere berrò, berrai, berrà, berremo, berrete, berranno

C’è (var, tekil) ve ci sono (var, çoğul) kalıpları gelecek zamanda ci sarà (olacak, tekil) ve ci saranno (olacak, çoğul) olarak çekilir. Yine non kullanarak non ci sarà (olmayacak, tekil) ve non ci saranno (olmayacak, çoğul) diyebiliriz.

Dönüşlü fiiller gelecek zamanda da aynı şekilde çekiliyor: mi alzerò (kalkacağım), si prepareranno (hazırlanacaklar), ci vedremo (görüşeceğiz).

Carissima (çok sevgili) arkadaşım Nilgün’ün on beş yıl sonra öğrenci olarak elime düşen haylaz yeğeni Ahmet Can, “Siz de yazlıkta habire Vincerò Perderò dinlerdiniz” deyip aynı cin bakışı fırlatınca çok şaşırdım çünkü o zamanlar beş veya altı yaşındaydı.

Ben bile unutmuştum ama o deyince hatırlayıverdim. Nilgün ile İtalyanca çalışmak için tanışıp hemen çok yakın arkadaş olmuştuk. Artık pratiğimizi deniz kenarında İtalyanca şarkılar dinleyip söyleyerek yapıyorduk. Evet, o ara fena halde Mario Frangoulis’e takmıştık ve gerçekten de sürekli Vincerò Perderò şarkısını dinler, efkârlanırdık. 

Ahmet Can da arada bir fırtına gibi yanımıza gelip laf atar, aynı hızla geri giderdi. Bir keresinde biz yine bu şarkıyı dinlerken içeri dalıp “Ne diyor burada?” diye sordu bana aniden. Ben kulak kabarttım ve tam cevap verecektim ki “Sen İtalyanca bildiğine emin misin?” deyip çıktı.

Ben de bunu hatırlattım on beş yıl sonra hâlâ kıpır kıpır olan, yerinde duramayan adama.

İnsanın yaşı ilerledikçe kazandıkları azalıp kaybettikleri artıyor ama ne mutlu ki İtalyanca bana quello che ho vinto e perso (kazanıp kaybettiklerimi), quello che vincerò e perderò (kazanıp kaybedeceklerimi) paylaştığım ve paylaşacağım una carissima amica kazandırdı!

Şimdiye kadar öğrendiğimiz zamanlar, yapılar ve sözcükler ile capirete facilmente il testo di questa canzone che inizia così (böyle başlayan bu şarkının sözlerini kolaylıkla anlayacaksınız):

Nei sogni che facevo da bambino
vivevo la mia vita come un re,
avevo giorni pieni di sole,
non c’era mai dolore.
Vincerò, perderò
la mia vita vivrò
io da solo dovrò camminare
Vincerò, perderò
La mia strada farò,
Giocherò la partita della vita.
Ho avuto brevi attimi di gioia,
Momenti interminabili di noia,
Ho avuto giorni pieni di sole,
Io so cos’è il dolore…

Yine de biraz ipucu:

Çocukken gördüğüm rüyalarda, kurduğum hayallerde kral gibi bir bir hayat yaşıyordum, hiç üzüntünün olmadığı güneşli günlerim vardı, kazanacağım kaybedeceğim, kendi hayatımı yaşayacağım, tek başına yürümek durumunda kalacağım, kendi yolumu çizeceğim, hayatın maçını oynayacağım, neşeli ve sevinçli kısa anlarım oldu, hiç bitmeyen sıkıntılı anlarım da, güneşli günlerim oldu ama şimdi üzüntünün ne olduğunu biliyorum.

Devamı da bu minvalde ilerliyor..


Essere
ve avere yardımcı fiillerini gelecek zamanda çekip yanına fiillerin geçmiş zaman halini getirdiğimizde ilerideki bir zamanda tamamlanmış olacak bir eylemi anlatabiliriz.

Yapılmış olması beklenenleri önceden bildirmemize olanak sağlayan bu zamanın adı Futuro Anteriore.

Ancak yine kullanacağımız fiilin avere ile mi yoksa essere ile mi çekildiğine dikkat etmek gerekiyor. Saremo usciti/e (çıkmış olacağız), avrò finito (bitirmiş olacağım), saranno arrivati/e (varmış olacaklar), avremo fatto (yapmış olacağız).

Bu konuyu un proverbio siciliano (bir Sicilya atasözü) ile bitirelim:

Solo i veri amici ti diranno quando il tuo viso è sporco
(Yüzün kirli olduğunda yalnızca gerçek arkadaşların söyler)