Il disegno della pace

Huzurun resmi!

İki yıl önce, eski ve yeni öğrencilerime hediye etmek üzere bir dil kitabı hazırlarken birbirinden güzel acquerello (suluboya) resimleri ile Gamze Tavukçuoğlu ve birbirinden güzel sayfa tasarımları ile Seda Elyıldırım ile çalışmak çok keyifliydi. Yaratıcı tasarımlarının yanı sıra harika bir dostluk sundu bana bu iki tatlı arkadaş.

Çocuk kitapları yazarı Gianni Rodari’nin, İtalyan alfabesinde olan ama okunmayan H harfinin buna içerleyip ülkeden kaçışını anlattığı öyküsü için resim fikri olarak şöyle bir not düşmüştüm: Sopasının ucunda çıkınıyla dağ bayır kaçan bir H harfi. Gamze’den gelen resmi görünce, bir gün kesinlikle onun resimleyeceği libri per bambini (çocuk kitapları) yazacağımdan emin oldum! Gianni Rodari’nin Acca in fuga öyküsünü ilerideki günlerde buradan da paylaşırım.

Gamze, şimdi kitap için çizdiği harika illüstrasyonlara ek olarak blogum için de çiziyor. Bu kült resimlerden ilk sırada Vita yağ kutusundaki çiçekler geliyor benim için. Bir posterinde gördüğümde derinden yakalamıştı beni, anneannesinin çiçeklerinden esinlenerek çizdiği teneke saksı!

Ben de çocukluğumuzdan familiare (aşina) olduğumuz bu nostaljik teneke Vita yağı kutusu saksılarda portakal, limon, devetabanı gibi şeyler çizmesini rica ettim, hatta sukulentlerin de olduğu eklektik aranjmanlar düşlemekteyim. Bu doymuş yağ kutusunda gelen çiçek görsellerine doymuş değilim henüz.

Nâzım Hikmet Saman Sarısı şiirinde Abidin Dino’ya sorar sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin diye. Ben Gamze’ye böyle bir soru sormadan geçenlerde o bana huzurun resmini çizip hediye etti.

Karantina günlerinde, bir annenin televizyon izlerken mutlu bir ifadeyle çocuklarına baktığı, huzurlu bir ev halini anlatan resmin ayrıntılarına daldım yine haliyle. Bir yandan yazışıyor, bir yandan da resmi inceliyordum.

O sırada Gamze, televizyonda başrollerini Meg Ryan ve Tom Hanks’in oynadığı You’ve Got Mail filminin oynadığını söyledi.

Ben filmi defalarca izlemiş olmama rağmen, con grande entusiasmo (büyük bir coşkuyla) hangi kanalda oynadığını sordum. Tekrar izlemek istedim. Meğer resimdeki televizyonda oynuyormuş! Ben pijamalar, çoraplar, büyük çocuğun kazağı, küçük çocuğun emziği, rustik perde, beyaz lake sehpa, duvardaki resimler, kanepedeki kedi, masadaki Uğultulu Tepeler kitabı gibi ayrıntıları inceliyordum o sırada, televizyona gelememiştim henüz.

Hayal gücü, yetenek, ayrıntılara düşkünlük ve nostaljinin harmanlandığı, tutkuyla yapılan işler, Gamze’nin kendi deyimiyle sirke şişesini sirkeli suyla ovmanın çok ağır geldiği en sıkıntılı şu günlerde bile huzurun resmini çizdirebiliyor insana!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir