Viva Vivaldi

Antonio Vivaldi
1678-1741

Çok yaşa Vivaldi!

Hayatı boyunca kalp yetmezliği, astım ve akciğer sorunları ile boğuşan, kızıl saçlarından ve aldığı rahiplik eğitiminden dolayı il prete rosso (kızıl papaz) lakabı ile tanınan Venedikli Antonio Vivaldi, dünyada le quattro stagioni (dört mevsim) olduğu sürece yaşayacak çok değerli bir bestecidir.

Da tre stagioni (üç mevsimdir) evdeyiz. Sonbahardan da gün alır, dört mevsimi tamamlarız gibi geliyor. Ben artık yaz konçertosuna geçtim. Akşamüstü balkonda günün yorgunluğunu (dinlenmenin yorgunluğu da denilebilir) atarken Vivaldi dinlemek iyi geliyor.

İlk bölümde (allegro ma non molto) kavurucu yaz sıcağından yanan insanlar, hayvanlar ve ağaçlar anlatılıyor. Bunu hayal etmem zor değil, zira en geç bir ay sonra ben de o insanlardan biri olacağım. Karşımdaki ağaçlar bu canlılığını yitirecek ve kuşlar kuytu serin köşelere kaçacak. Zaten ben de artık gündüz balkonda oturamayıp condizionatore (klima) serinliğine kaçacağım.

Bu bölümde la orchestra daha sonra kuşları, uğuldayan rüzgarı ve yaklaşan fırtınayı seslendiriyor. Tüm şehir halkı olarak her akşam saat dokuzda balkonlara çıkıp yağmur duası yapmaya başlıyoruz.

İkinci bölümde (adagio) uykulu bir küçük çobanın sinekler ve çakan fulmini (şimşekler) yüzünden uyuyamaması canlandırılıyor. Biz de bazen uyuyamayız gece, bir tane bile olsa uyutmaz sivrisinek. Sivrisineksiz uykunun en garanti yolu klimada uyumaktır ama klimada uyumak her zaman deliksiz uykuyu garanti edemez.

Eski klimalar, gece elektrik kesilip kapanınca otomatik olarak yeniden çalışmaz. Eh, bütün şehir klimalara yüklenince de interruzione di corrente (elektrik kesintisi) kaçınılmaz olur. Uykumuzu kaçırsa da çakan şimşeklere seviniriz, yağmur dualarımız tuttu demektir.

Son bölümde (presto) fırtınanın ürkütücü sesini, bardaktan boşanırcasına yağan yağmurun ekinleri yerlere yatırmasını duyarız. Bu camlara çarpan çılgın pioggia (yağmur) iyi gelir, bizi kendimize getirir. Yeniden balkona çıkar, yıkanan doğayı seyrederken mis gibi toprak kokusunu içimize çekeriz.

Aynı zamanda sara hastası olan ve yaz aylarında sağlık sorunları artan Vivaldi için sıkıntılı bir mevsimdir l’estate (yaz), bu nedenle yaz konçertosunu hüzünlü bir ezgi olan Minör ezgisiyle yazdığı söyleniyor.

L’Estate
Yaz

Biraz hüzünlendik, hemen canlanalım. Bir Vivaldi değilim, konçerto yazamam ama ayçiçekleri üzerine çok neşeli (allegro ma molto) bir haiku denemesi yaptım:

Oh girasoli

gialli gialli

che belli!

(Ah ayçiçekleri, sarı sarı, ne güzel)

Haiku’nun ustasıyım, ayçiçeklerinin hastasıyım gördüğünüz gibi!

Le lavande
I girasoli

Bu yaz, Antalya merkezli bir tatilde Kuyucak’taki Lavanta Kokulu Köy’ü günübirlik ziyaret etmek vardı planda. Arada bir hatırlayıp iç geçiriyordum. Geçen pazar günü sevgili Merih Soylu’dan harika fotoğraflar geldi. Meğer Adana’nın Karaisalı ilçesinde, yani yanı başımızda, lavanta tarlaları ve Lavanta Kokulu Kelebekler adında bir kahvaltı restoranı varmış. Yolda da muhteşem ayçiçeği tarlalarının sunduğu görsel şölen.

Il programma di quest’estate (bu yaz programı) belli oldu: Adana merkezli bir tatilde Karaisalı’daki Lavanta Kokulu Kelebekler’i günübirlik ziyaret etmek ve dönmeden Ekotepe Yaşam Çiftliği’nde güneşi batırmak (güneşi farklı yerlerde batırmak önemli)!

Un girasole

Not: Bu arada, girasole sözcüğü girare (dönmek) fiili ve sole (güneş) sözcüklerinden geliyor. Güneşedönen, yani Günebakan..

“Viva Vivaldi” üzerine 2 yorum

  1. Vivaldi’nin Fahişelerin kızlarından kurduğu orkestrayı duymuşmuydun Ülgen?
    Üstelik uzun süre çok ta popüler oluyor bu orkestra.
    Lavanta kokusu hep bizimle olsun?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir