Kim bilir ne zaman özgür olacağız!
Geçmiş bayramımı ilk kutlayanı coronaya bırakmadan kendi ellerimle ben halledeceğim, korkmuyorum mapustan, talimliyim.
Geçmiş bayram geleceğimizi etkiledi
Kuzu gibi kara kara düşünüyorum şimdi
O sahillerin derelerin hali neydi
Kara çarşaflı teyzeler bile gönlünce çimdi
Ne keyif kaldı artık ne de neşe
Kapmalı yine balkonda serin bir köşe
Fark etmez gerçi bu kederle menşe
Yine de tavsiyem gara guzu ters köşe
Hem tadı güzel hem adı manidar
Yöneten ve yönetilen kafalar olunca böyle dar
Daha artar bu zaten tasarruflu verilen sayılar
Sadece ev değil ülke de gelmeye başladı dar
Yukarıdaki karamsar şiirden de anlaşılacağı gibi, ruh halim gerçekten iyi değildi birkaç gündür. Fakat dün akşamüstü bir anda evrildi, çevrildi düşüncelerim, genişledi daralan yüreğim. İtalya’da ev arayan öğrencim için ben de araştırayım biraz derken, karşıma bahçe içinde huzurlu mini bir daire çıkmaz mı!
Bir anda kendimi bir yıl oraya atmayı düşledim. Yaptığım işi oradan da yapar, kirayı denklerim diye düşündüm. Sonuçta çalışmam için gereken bir bilgisayar bir de masa, kafam zaten benimle gidecek.
Bu beyin göçü fikri ile yeniden hayal kurabilmeye başladığımı fark edip sevindim.
İki gün önce, yani bir pazar ve bayram sabahı, saat sekizde camiden gelen ve iki kez tekrarlanan uzun tedbiri elden bırakmayalım anonsu ile uykudan sıçramak hiç iyi gelmemiş, bastırdığım bütün duygularım tetiklenmişti. Elimde bir tuvalet kağıdı rulosu, yanımda cici hediyem aloe vera‘m, aynen bu resimdeki kız gibi gözyaşı dökmüştüm.
Tedbiri elden bırakmayıp yataklarında uyuyanları değil, sahillerde ve dere yataklarında istiflenen tedbirsiz insancıkları uyar, değil mi ama? Ben uyurken tedbiri elden bırakmamıştım oysa, kapı pencere kapalı, klima açık ve ne olur ne olmaz diye kulağımda silikon tıkaçlar. Anons sesinin ne kadar açık olduğunu tahmin edin diye özelime girdim!
Yani ben boş yere evden, ülkeden ve hatta dinden çıkmayı, biraz da kilise çanı sesiyle uyanıp huzurla kahvemi yudumlamanın hayalini kurmaya başlamadım dün!
Not: Ben artık bir süre Milano’daki o yeşil panjurlu minik evde yaşama hayaline tutunacağım, zaten tuvalet kağıdı rulosu da bitti gözyaşım da. Güzel bir yazı hazırlamıştım geçmişten, bir türlü sıra gelmedi ona. Yarın onu yayınlayacağım, kaldığım ruh halinden devam edeceğim.
Yazılarım hakkında yapılan en tatlı yorumlardan biri de kahvenin yanındaki tek atımlık lokum idi. Umarım yarınki yazım da geçmiş bayram lokumu kıvamında olur!