Yıldızları balkondan yeniden görmek üzere!
İlahi ben gerçekten, cehennemi kendi ülkende yaşarken Dante’nin cehenneminde ilerlemek de neyin nesi?
Gözaltına alınan emekli amirallere üzülürken cumhurbaşkanımızın ben başkomutanım nasıl böyle bir şey yapabilirler ifadesinin ardından halka patates soğan dağıtmakla övünmesine daha da üzüldüm. O reklam amaçlı sosyal medya fotoğraflarında iyilik ve merhamet değil, üreticinin ve tüketicinin, daha da acısı politikacının düştüğü durum çok net görülüyor. Akşamında da yoksul bir ailenin yerdeki iftar sofrası ve yemek sonrasında kanepede sohbet edilen küçük kızın eline kondurulan sevgi dolu buse. İyi o görüntülere kalp, gül, kelebek emojileri eklenmemiş. Ama gerek yok, o duygu geçiyor zaten!
Ülke birkaç günde kıpkırmızı oldu ama biz Libya’ya aşı gönderiyoruz büyük bir gururla. Kısmi kapatma yapıyoruz, iki hafta sonra bakacağız! Günde o kadar insan corona yüzünden can verirken, o iki haftada gidenleri ve yeni eklenecek olanları düşünen yok pek. Ama ekonomimiz tıkırında hamdolsun, halk bizi kıskanan ülkelere kaçmanın yolunu arıyor ama daha iyi aslında. Nüfus biraz öyle azalır biraz da ölümlerle, kişi başına düşen milli gelirimiz artar. Siz ekonomiye kafa yormayın, o iş ehil ellerde!
Biz gelelim İlahi Komedya’ya…
Dante bu eserin hem şairi hem de baş kahramanı. Kendi yarattığı ürkütücü cehennem katlarında kendine büyük korkular yaşatıyor. Kendinin bile sık sık bayılmasına neden olan bu kurguda ilerlemek pek iyi gelmedi bana şu aralar. Dante kitaplarımı ve hatta olayları ne kadar yumuşatarak, günümüze bağlayarak anlatsa da Aldo Cazzulo’nun kitabını kitaplığımda görünmeyecek bir yere, dantel perdenin arkasına (fotoğraf temsili) kaldırıyorum bugün. Bu hayırlı kararımı sizlerle de paylaşmak istedim.
Başlarda iyiydi. Karanlık bir ormanda doğru yolu kaybeden bir şair, arkasında güneşin doğduğu bir tepeye tırmanarak kaçmak isterken üç hayvanın saldırısına uğruyor. Sırasıyla lussuria (ahlaksızlık ve şehvet düşkünlüğü), superbia (kibir) ve avarizia (açgözlülük) zaaflarını simgeleyen leopar, aslan ve dişi kurttan hayran olduğu şair Virgil tarafından kurtarılan Dante onunla birlikte bir yolculuğa çıkıyor. Ama bu sadece kurguda olan bir şey sanırım, zira gerçek hayatta bu günahları işleyenler kendilerini karanlık bir ormanda bulup hayvanların saldırısına uğramıyor. Azıcık diş gösterebilenler ise zamanla dostu olabiliyor günahkârın!
İlahi Komedya’da Dante önce cehennemin, sonra da araf ve cennetin katlarından geçip yeniden yıldızları görecekti ne güzel! Cehennemin ilk katı Limbo sakin başladı, limbus Latince’de kenar, sınır anlamına geliyor ve günümüzde tıp terminolojisinde kullanılıyor. Limbo, Dante’nin cehenneminde ilk ve en geniş katman. Burada vaftiz edilmemiş olanlar, paganlar, inançsızlar ve dini sorgulayanlar, sevapları günahlarını karşılamayanlar ve Hıristiyanlık öncesinde doğanlar var. Sokrates ve Aristo gibi düşünürler, Virgil gibi şairler burada, kendilerine ait bir bölmede felsefe ve edebiyat tartışıyorlar. Bu katmanda ceza yok, hatta sosyal bir buluşma havası aldım ben!
Çok yakın bir arkadaşımın coronaya yakalanıp hastanede sıkıntılar içinde olduğu haberini almamla başlayan ve benim için artık ömrümün sonuna kadar sıkıntılı geçecek olan bu ayı, cezaların gitgide ağırlaştığı cehennem katlarında ilerleyerek değil, tek katmanlı balkonumda temiz hava alarak ve portakal çiçeklerinin mis kokusunu soluyarak geçirmeye karar verdim.
Ve… aklımızla dalga geçilen, resmen alay edilen bu günlerde Olten Filarmoni Orkestrası’ndan bir paylaşım düşündüm: Damat Halayı.
İtalyanca’da y harfi olmadığı için yazılışı halai ve h harfi telaffuz edilmediği için okunuşu alay!
Halaysızlığınızı biraz da olsa alır bence, keyifli bir hafta sonu ve hayırlı ramazanlar dileklerimle..