Lo Shampoo

Günlük, sıradan ve koşuşturma dolu hayatlarımızda durup düşünmeye zaman ayırmadığımız konular, Giorgio Gaber’in penceresinden baktığımızda büyük anlam kazanır çoğu zaman.

Politika ve ağır kavramların bir entelektüel ve hiçbir şey bilmeyen bir kişi arasındaki diyalogda işlendiği Dialogo tra un impegnato e un non so albümünde Lo Shampoo şarkısı hoş bir sürprizdir örneğin.

Son derece bezgin bir sesle söylemeye başladığı Lo Shampoo şarkısının ilk dizelerinde chiuso in casa a pensare (düşünmek üzere eve kapanan), yozlaşmış bir hayat içinde una brutta giornata (kötü, çirkin bir gün) yaşayan bir adam görüyoruz. Non c’è niente da fare ve non c’è via di scampo (yapacak bir şey ve kaçıştan başka yol yok) diye düşünen adam banyo yapmaya karar verir.

Una strana giornata (tuhaf bir gündür) ve non si muove una foglia (bir yaprak bile kıpırdamaz). Kafası pamukla doldurulmuş gibi olduğu ve hiçbir istek duymadığı için per forza (kesinlikle) bir şampuan yapması gerektiğini düşünür.

İşte bu andan itibaren şarkıdaki ruh hali değişmeye başlar. Shhh su sesi ile birlikte bu sesin olduğu fiillerle (scende l’acqua, scroscia l’acqua) suyun indiğini, aktığını duyuyor, adeta suyu üzerimizde hissediyoruz.

Derken calda, fredda, calda diye suyun sıcaklığı ayarlanıyor ve giusta diye doğru ısı yakalanıyor.

Sırada şampuan seçimi var. Keyfi yerine gelmeye başlayan adam, kırmızı ve sarı şampuana bakarken quale marca mi va meglio diye hangi markanın kendisi için daha iyi olacağını soruyor ve questa (bu) diyerek birinde karar kılıyor.

Su ve şampuan bir araya gelince tabii ki schiuma (köpük) çıkmaya başlıyor ve şarkı daha da neşeli bir hal alıyor. Yumuşacık, beyaz, hafif hafif gibi sıfatlarla betimlenen köpük, kaymağa ve kara benzetiliyor.

Burada duygusallaşan karakterimiz, konuşarak köpüğün iyi bir şey olduğunu söylüyor ve köpüğü üzgün ve yorgun olduğumuzda başınızı okşayan, kocaman beyazlar içinde bir anneye benzetiyor.

Lo Shampoo

Una brutta giornata
chiuso in casa a pensare
una vita sprecata
non c’è niente da fare
non c’è via di scampo
mah, quasi quasi mi faccio uno shampoo.

Uno shampoo?
Una strana giornata
non si muove una foglia
ho la testa ovattata
non ho neanche una voglia
non c’è via di scampo
devo farmi per forza uno shampoo.
Uno shampoo?
Scende l’acqua, scroscia l’acqua calda, fredda, calda…
Giusta!
Shampoo rosso e giallo, quale marca mi va meglio?
Questa!

Schiuma soffice, morbida, bianca, lieve
lieve sembra panna, sembra neve.
La schiuma è una cosa buona, come la mamma, che ti accarezza la testa
quando sei triste e stanco:
una mamma enorme, una mamma in bianco.
Sciacquo, sciacquo, sciacquo.

Ben burada şarkının su sesleri ile biten ilk bölümünü verdim. İkinci bölümde antiforfora (kepeğe karşı) şampuanın meglio (daha iyi) olduğuna ikna olduğunu dile getiren il Signor G, yine aynı özelliklerinden dolayı köpüğü insanın içini temizleyen saf bir şeye, süte ve ardından da kutsal bir şeye benzetiyor.

Şimdi bu şarkıyı Giorgio Gaber’in sesinden dinleyip ona eşlik etmeye ne dersiniz?

Not: Yazının girişinde koşuşturma dolu hayatlarımızdan bahsetmem tuhaf, bu tarz bir hayat nostaljik gelmiş olabilir, bu yazı kitabımdan

Fare uno shampoo (bir şampuan yapmak) her zaman iyi geliyor insana, karantina uzadıkça şampuan sıklığı artıyor!

Il Signor G

“Dove esistono una voglia, un amore, una passione, lì ci sono anch’io”
(Arzu, sevgi ve tutkunun olduğu her yerde ben de varım)
Giorgio Gaber

İtalya’da Il Signor G lakabıyla tanınan Giorgio Gaber, 64 yıllık yaşamına çok şey sığdırmış bir şarkıcı, besteci, söz yazarı, yorumcu, oyuncu ve oyun yazarıydı.

15 yaşında bir kaza sonucu elini aktif olarak kullanamamaya başlayan Giorgio, bir doktorun önerisi üzerine fizik tedavi amacıyla gitar çalmaya başlayıp hayatını adayacağı tutkusunu keşfetmiş.

Giorgio Gaber, İtalyan toplumunun ve politik hayatın gerçeklerini ironik, felsefi ama son derece sade ve sahici bir dille yansıtmıştır tüm albümlerinde, oyunlarında, televizyon şovlarında.

Il Signor G, özgün kişiliği ve sanatçı kimliğiyle kısa sürede kitlelerin sevgilisi olmuş, büyük bir iz bırakmıştır ülke halkının gönlünde.

İtalyan çocuk öyküleri yazarı Gustavo Roldán’ın 2010 yılında yayınlanan Il Signor G adlı kitabının öyküsü çölde geçiyor. Signor G hiçbir şeyin olmadığı, hiçbir şeyin büyümediği, her şeyin sonsuza kadar hareketsiz olduğu küçük bir köyde yaşar.

Bir gün Signor G’nin aklına tuhaf bir fikir gelir, daha doğrusu delice bir fikir: fazla sessiz olan köylerine birazcık müzik getirmek için çölde bir çiçek ekmek. Bilge komşular, çölde çiçek yetişmeyeceğini ve çiçeklerin müzik yapmayacağını bildikleri için Signor G’nin gerçekten çıldırmış olduğunu düşünürler.

Ancak, çok güzel bir bakım sayesinde harika bir çiçek açar ve çok sayıda kuş oraya üşüşür. Ve bu kuşlar, şarkılarıyla köy halkına müzik ve neşe getirirler.

“Signor G bir ülkede doğdu, büyüdü ve hep orada yaşadı.

Büyük bir sessizliğin sarmaladığı bir ülke”

Dal libro di Gustavo Roldán

İtalya’yı, ülkemizi ve tabii ki tüm dünyayı en kısa zamanda yeniden müziğin sarmalamasını diliyorum ve bu dileğimi evrene gönderiyorum!

Not: Dün sabah Ekrem İmamoğlu’nun (Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu için kısaca Il Signor B diyebiliriz) benzer ifadelerle Askıda Fatura uygulaması başlattığını, daha doğrusu benim Spesa Sospesa yazısını yazarken o anda konuyla bağlantılı veriverdiğim adı duyunca çok şaşırdım. Proje isminin telif hakkı bende falan diye çirkefleşmeyeceğim şu kriz ortamında, pijamamın cebindeki parayı bile harcayamadığım bir dönemde rant peşinde değilim. Çocuk iyi şeyler yapıyor aferin, hevesini kırmak istemem. Zaten bu aralar uğraşmadığı bir ben eksiğim

Ben haddimi bilerek asıl işim olan öğretmenliğe dönüyorum. Bu hafta derslerde ilerleyelim madem biraz!